Hatam olduysa şimdiden özür dilerim.
İyi okumalar❤️
Gökhan sinirle bir o yana bir bu yana gidip geliyordu.
"Lan nasıl olur da Pera babasını öldüren bir adamı sevebilir amına koyayım!" Diye, kükredi.
Rüzgâr gözlerini devirdi. Oturduğu tekli koltuk da bezgince Gökhan'ı seyrediyordu. "Kalp bu Gökhan." Diye, mırıldandı bezgince. "Ayrıca dönüp durma. Başımı döndürdün amına koyayım!"
"He Pera'nın ki boka konmuş yani?!" Dedi, Gökhan sinirle. Sert bir şekilde Rüzgâr'a bakıyordu. "Ama bok da öyle bildiğimiz bok değil! Yani dokuz ay sıçmasam dokuz ayın sonunda öyle bir sıçarım ki!"
Rüzgâr anlamazca Gökhan'a bakıyordu. "Ne diyorsun amına koyayım?"
"Dokuz ay içimde beklettiğim bok bile Araf piçinden daha az kokulu olur diyorum!"
"Vallahi gerizekâlı.." diye, mırıldandı Rüzgâr kendi kendine.
"Pera nasıl olur da o adamı sevebilir? Benim ondan ne eksiğim var amına koyayım!"
"Bir insana kendini zorla sevdiremezsin Gökhan. Ayrıca Araf bizim oldukça yakın dostumuz. Pera da dostunun sevdiği kadın. Ayrıca birbirlerine bakınca gözleri nasıl parlıyor görmedin mi?"
Rüzgâr dahi kimse Pera'nın tutsak olduğunu anlamamıştı...
Gökhan hariç. O hissediyordu çünkü...
"Bok parlıyor!" Diye, kükredi Gökhan.
"Ben senin Pera'ya sadece takıntı yaptığını düşünüyorum.." diye, mırıldandı Rüzgâr. "Güzelliği yüzünden takıntı yaptın kardeşim. Hem dön bir etrafına baksana! Sana kız mı kalmadı amına koyayım? İlla dostunun sevdiği kadına mı takıntı yapacaksın?"
"Sokarım öyle dosta!" Dedi, Gökhan. Bu lafları yüzünden Rüzgâr'a kırılsa da, belli etmedi.
Araba sesi, geldiğinde Rüzgâr ayaklandı. "Araf ve Pera geldi." Diye, mırıldandı. Gökhan derin bir nefes aldı.
Birkaç dakika sonra salona el ele Araf ve Pera girdi. Soğuktan olsa gerek Pera'nın yanakları kızarmıştı. Belki de utanıyordu.
"Hoş geldiniz." Dedi, Rüzgâr misafirperver bir şekilde.
"Hoş bulduk." Dedi, Araf. Pera ise sadece gülümsemekle yetindi. Gökhan'ın gözleri utana sıkıla Araf'ın elini tutan kıza ilişti. Kız da adamın kendisine baktığını hissetmiş olacak ki, bakışları Gökhan ile buluştu. Utangaç bir şekilde gülümsedi. Mavi gözleri Gökhan'a bir şey anlatmak ister gibiydi.
Lâkin Gökhan anlamadı. Anlayamadı..
"Güzelim?" Dedi, Araf. Kız Araf'ın sesiyle bakışlarını Gökhan'dan çekti.
"Efendim." Diye, mırıldandı.
"Bu akşam hep beraber yemeğe gideceğiz. Seninde orada olmanı istiyorum." Dedi, Araf.
Rüzgâr gülümseyerek karşısında el ele duran çifte bakıyordu. 'ne güzel aşkları var' diye, geçirdi içinden.
"Olur. Neden olmasın." Diye, mırıldandı kız. Gözleri tekrar Gökhan ile buluştu. Araf ise Rüzgâr ile bir şeyler konuşuyordu. Araf'ın elini bıraktığını dahi fark etmedi. Zaten Rüzgâr ile bir şey konuşuyorlardı.
O an hiçbir şey duymuyordu. Tek odağı Gökhan'ın kendisine hayranlıkla bakan kahverengi gözleriydi. Araf gibi orman yeşili gözleri yoktu Gökhan'ın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kapının Ardında ki Yüz (+18)
HumorHer şey Ece Naz'ın üvey babasının kendisini borçları karşılığında bir adama vermesiyle başlıyor. Lâkin Ece Naz klasik kitaplarda da ki kızlar gibi değil. Kafasına göre hareket eden vurdum duymazın teki. Siz de Ece Naz ile gülüp, eğlenmeye hatta yer...