~43~

4.5K 127 62
                                    

Beklediğimin aksine Kartal beni at çiftliğine getirdi. Ahıra girip, siyah ve gösterişli olan atı çıkardı. Ben ise az bir şey uzaktan Kartal'ı seyrediyordum.

Gösterişli at mı? Ciddi misin Ece Naz?

"Bu bebeğin adı Gece." Dedi, Kartal içten bir şekilde gülümserken. "Ne zaman moralim bozuk olsa gelir Gece ile bir tur atar, tüm stresimi yok ederim."

"Çok güzel." Diye, mırıldandım. Gerçekten öyle güzeldi ki, gece kadar parlak siyah tüyleri ve en az kömür kadar siyah olan güzel gözleri vardı..

"Gel sevsene."

Hayvanları çok severdim, lâkin büyük baş olanlar beni biraz olsun korkutuyordu. Ya üzerime çıkıp tepinirse?

"Küçücük attan mı korkuyorsun?" Diye, sordu hayretle.

"Küçük?"

"Tamam birazcık büyük olabilir ama zararsız. Gel dokun hadi!" Dedi, Kartal gülümseyerek. "Üstelik kafasının sevilmesinden çok hoşlanır."

Yavaş adımlarla ata doğru ilerledim. Kartal yardım etmek ister gibi hafifçe bana yanaştı. Sol elimi sağ avucunun içine aldı. Usulca atın kafasına götürdü. Kartal'ın eli elimin üzerindeyken atın kafasını sevmeye başladım. At hiçbir tepki vermedi.

"Bak gördün mü korkulacak hiçbir şey yokmuş." Diye, mırıldandı Kartal. Gülümsedim.

"Binmek ister misin?" Diye, sordu. Az daha 'sana mı?' demenin eşiğinden döndüm. At diyor Ece Naz at!

"Ben 'ama daha önce hiç binmedim' diyip ortamı daha da romantikleştirmek isterdim. Fakat yaz tatillerinde arkadaşlarımla birkaç kez binmiştim. Tabii binerken ve inerken götüm tutuşuyordu ya at tepinirse falan ama çok şükür kötü bir şey olmadı. Buna da öyle umaraktan bineceğim."

Kartal kahkaha attı. "Salak olmasan komik kızsın aslında he."

'anandır' demek istesem de, kendimi zor tuttum. Yapmacık bir şekilde gülümsedim. Kartal bozulduğumu anlamış olacak ki, samimi bir şekilde güldü. "Şaka yapıyorum ayol sen de hemen her şeye alınıyorsun."

Kartal'ın eli hâlâ elimin üzerindeydi ve fark etmeksizin atı sevmeye devam ediyorduk. Kartal elimize baktığımı fark ettiğinde, hızla elini çekti.

"Hadi bin." Diye, mırıldandı.

Kartal'ın yardımıyla ata bindim. "Sen binmeyecek misin?" Diye, sordum. Filmlerde ki gibi hemen arkama oturabilirdi aslında.

"Rahatsız olmaz mısın?" Diye, sorduğunda başımı onaylamaz bir şekilde salladım. "Hayır rahatsız olmam."

Rahatsız olacağımı düşünmesi hem ince hem de çok güzel bir davranıştı.

"Peki benden günah gitti." Diyip, tek bir hareketle hemen arkama oturdu. At rahatsız olmuşçasına yerinden kıpırdandı. Ve kişnedi.

"Üzgünüm. Üzerine iki kişi oturmasına alışık değildir." Dedi, Kartal.

"İkimiz ağır mı geldik yani?"

Kartal güldü. "Eh güçlüdür benim oğlum."

Ve ata komut verdi. At yavaş adımlarla orman yolunda ilerlemeye başladı. İlk başta korksam da, sonradan alıştım. Fark etmeden Kartal'ın geniş göğsüne yaslandım. Tamam bilerek yaslanmış olabilirim lâkin siz fark etmemişim gibi davranın. Çünkü at hızlandıkça beni düşme korkusu sarıyordu!

Kartal korktuğumu mu fark etti bilmiyorum. Bir elini belime yerleştirmişti. "Korkma düşmezsin. Hem bak seni tutuyorum."

"O kadar iyisin ki sağ ol." Dedim, alayvari bir tonlamayla. Vallahi at bir tepinse Kartal'ı da beni de yerlere sererdi!

Kapının Ardında ki Yüz (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin