Bölüm 29

9.4K 632 343
                                    

Ay dayanamadım attım yether artık okuyucular bu bölümü görmeli dediim.
Bu bölüme çok çok yorum rica etsem?
Sonunda geldik o malum bölüme.

(Cecelia)

"Clauditis porta posterum."
(Kapansın gelecek geçidi.)

"Wilward..."

Bedenime yayılan ufak bir elektrik akımı ardından kaşlarımı çatıp titremeye devam ettim.

"Et reddetis consuetum numerum spiritus praesens tempus"
(Ve şimdiki zamana geri dönsün ruh.)

Gözlerimi açtığımda nerede olduğumu idrak etmek adına birkaç saniye derin nefesler eşliğinde etrafta gezdirmiştim bakışlarımı.

"Ben, neredeyim?"

Karşımdaki beyaz saçlı kadın hafif bir gülümseme ardından elimdeki beyaz küreyi alıp az önce kalktığı mindere oturduğunda hızla etrafta Wilward'ı aramıştım.

"Oğlum nerede?"

Başını hafifçe yana eğip yüzündeki gülümsemeyi silmeden beni yanıtladı.

"Ona ulaşmak senin elinde."

Kaşlarımı çattım.

"Ne diyorsun sen? Oğluma ne yaptınız?!"

Bakışları üzerimdeyken ayağa kalktım.

"Futurae sana geleceğini göstermekten başka bir şey yapmadı..."

Futurae...
Küçük perinin bulmamı söylediği kahin...

"Sen... Sana ne zaman geldim?"

Kafayı yiyecektim. Klaus neredeydi? Alec?
Wilward...
Oğluma ne olmuştu?
Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde saçlarımı kavrayıp önümdeki kahine doğru birkaç adım ilerledim.

"Oğlum nerede? Onu buraya getirmenin yolu yok mu?"

Başını iki yana salladı.

"Babasıyla henüz tam olarak tanışmadın bile. Onu sana getiremem..."

Saçmalıktı. O yaşıyordu!

"Nasıl getiremezsin? Bunu yapabilecek güçte biri yok mu?!"

Hafifçe gülümsedi.

"Hiç olmamış birini buraya getirmek? Olmayan birini var etmemi mi istiyorsun?"

"Hepsi lanet bir hayalden ibaret olamaz!"

"Değillerdi. Yaşayacağın muhtemel geleceği gösterdi küre."

Bakışlarımı yere sabitledim.
Hangi zamandaydık? Annem ve babam neredeydi? Ellerimi bileklerime indirdiğimde annemin Lonan'a vererek taktırdığı bilekliğin hâlâ yerinde olduğunu görüp ağzımdan kaçan sese ve ardından gelen gözyaşlarına engel olamadım.

"Ne yapacağım şimdi?"

Kahin elindeki küreye bir süre baktıktan sonra bakışlarını yeniden benimle buluşturdu.

"Sana istediğin cevapları verdi küre. Birçok şey biliyorsun artık. Ne yapacağın sana kalmış."

Kabullenmek istemiyordum...

"Ama hepsini yaşadım...Benim oğlum vardı, o... O daha çok küçüktü, bensiz korkar. Yanına gitmeliyim..."

Kahinin yüzü ifadem ile hüzünlü bir hale bürünürken elini yüzüme uzatıp çenemi kavradı.

"Kürenin özelliği bu. Geleceğini sana yalnızca görüntüler ile göstermez. Ruhuna tüm o anları yaşatır da aynı zamanda. Bunu yaşamayı kendin istedin."

Yetenekliler Okulu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin