Medya- Güç emici
Erken bölüüüm!!
Vay beee, geldik ellinci bölüme 🥺🥺
Bölümü yine sabahın körü paylaşıyorum ki bildirim geç giderse bile öğlene doğru okuyun bool bol yorumcuk yazın.
Ben bu bölümü çok beğendim, e inşallah siz de bir sürü satır arası yorumlar yapıp beni mutlu edersinizz🙃🙃
İyi okumalar.."Dinlenmek ister misin?"
Ağaç evlerde yaşayan orman insanlarından biri kibarca sorduğunda başımı iki yana salladım. Namjoon burayı bana emanet ettiyse dinlenmem değil gözlerimi dört açmam gerekiyordu. Değişik renkteki gökyüzüne bakıp yüzüme ufak bir gülümseme takınırken kendimi yeniden mavinin güzel bir tonuna bürünmesi gerekirken tıpkı gökyüzü gibi parlak ve olması gerekenden daha garip renklere bürünmüş suyun yanında bulmuştum. Bakışlarım kısa süreliğine burada benimle kalmış Seltae öğrencileriyle buluşurken etrafı keşfetmek adına gördükleri her şeye dokunmaya çalışmaları gülümsememin genişlemesini sağlamıştı.
Ben de bu türün yeteneklerini ve yaşam koşullarını merak ediyor olsam da aklımda dönüp duran bizimkiler ne yaptı sorusu etrafı keşfetme isteğimden üstün geliyordu ne yazık ki. Ciğerlerimi derin bir nefesle doldururken burnuma ilişen taze meyve kokuları bu sefer ağaç evlere dönmem için yol gösterenim olmuşlardı.
Nasıl meyvelerin harmanlanmış kokusu burnuma bu kadar yoğun ve lezzetli gelebiliyordu? Ayağa kalkıp ağaç evlere doğru ilerlemeyi düşünen tarafımı duyduğum gürültülü bir ses engellerken birkaç adımım sonucu koruma duvarından yeniden gelen darbe sesi ile yerimde durup hızla bakışlarımı duvar ile buluşturmuştum.
Saydam korumanın yeniden gelen yüksek ses ardından dalgalandığını görüp korkuyla yerimde sıçrarken hızla geniş çimenlik alanda yanıma koşan Seltae ve orman perilerine güven verebilmek adına toparlanıp soğuk bakışlarımı yukarı çevirdim. Her yüksek patlama sesinde saydam duvar daha da dalgalanırken benim gibi merakla duvara bakan Seltae öğrencilerine dönüp üç öğrenciyi işaret etmiştim.
Duvarı sağlamlaştırmamız gerekiyordu."Üçünüz el ele tutuşun."
Dediğimi yapıp bir daire oluşturacak şekilde dizilerek el ele tutuştuklarında gözlerimi kapatıp sağ elimi onların oluşturduğu çembere uzatmıştım.
"Gözlerinizi kapatıp duvarı sağlamlaştırmak için güçlerinizi birleştireceğinizi söyleyin."
Dediğimi yaptıklarında etraflarından yayılan aurayı genişletip gökyüzünü kapatmış saydam duvara çıkarmaya çalışsam da ilk denememde başarısız olup sinirle mırıldanmıştım.
Yeniden denemelerini komut verip kendim de daha dikkatli davranarak koruma enerjisini yukarı çıkarmayı başardığımda, gökyüzünü kaplayan duvara destek olarak yeni bir katman oluşturan açık mavi rengindeki enerji, suyu olması gereken rengine, etrafı da gerçekten açık havadaymışız gibi bir görüntüye kavuşturmuştu. Yine de bu güzellikten etkilenmemek adına ciddi bir sebebim oluşunu anımsayarak hızla çıkışa, yani mağara kapısına ilerlemeye başladığımda orman perilerinden birinin koluma yapıştığını hissedip mecburen duraksamıştım."Koruyucu buna asla onay vermezdi. En güçlümüz ona bir mesaj gönderecek, o gelene kadar beklemeliyiz. Eğer çıktığını görürlerse içeri girecekleri yolu onlara göstermiş olursun."
Dedikleriyle bir süre duraksasam da bizim oluşturduğumuz korumayı dahi sarsmaya başlayan darbelerin sesiyle kendime gelip kolumu geri çektim yavaşça. Burada olduğumuzu biliyorlardı, bu yüzden tüm güçleriyle koruyucu gelene kadar içeri girip hepimizin güçlerini almak adına çabalayacaklardı.
"Eğer öylece beklersek duvarı kırıp orman halkını yok edecekler. Onları oyalayacak bir yem lazım."
"Cecelia."
Yeteneklilerden biri cebinden çıkardığı küçük bir cam şişeyi bana doğru uzattığında gelen yeni bir gürültüyle yerimde sıçrasam da hızla uzanarak şişeyi elinden almıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yetenekliler Okulu
FantasíaYıllarca ait olmadığınız bir gezegende sahip olduğunuz onlarca doğaüstü gücü kimseye belli etmeden yaşamak zorunda kalsaydınız; size verilen şans ile her daim merak ettiğiniz esas gezegeninize gitmek ister miydiniz? Peki orada yaşayanların yalnızca...