Bölüm 22

12.8K 1.2K 131
                                    

İyi okumalar...

(Cecelia)

Klaus eve geldiğimizde beni odaya çıkarıp yalnız bırakmıştı. Neler olduğunu anlatmama dair beni zorlamaması ona olan minnet duygumu kabartmıştı açıkçası.
Üzerimdeki kanlı kıyafetleri çıkarırken kanın kokusunun beni sabah delirtirken şu an için fazlaca rahatsız edişini fark etmiştim.

Bu sabah neler olduğunu iyi hatırlıyordum.
Uyandığımda gözüm dönmüştü, kapıdaki adamlar uyuduğu için ses çıkarmadan rahatlıkla çıkabilmiştim evden.
Ormana girdiğimde ise derinliklerden bir ses gelmeye başlamıştı. Bunun bir ceylan olduğunu kokusunu takip ederek gördüğümde o kadar istemiştim ki onu...

Kendimi tutamayarak boğazına saldırıp bir damla kan bırakmazsızın içmiştim kanını. İlk birkaç dakika vücudumun sadist bir keyifle ve enerjiyle dolduğunu hissetsem de susuzluğum geçtiğinde kendime gelip ağlamaya başlamıştım. Klaus beni bulduğunda kendime tamamen gelmiştim, sonrasında eve gelmiştik ve buradaydım işte.

Güzelce yıkanıp artık temiz olan kurumuş kıyafetlerime baktım.
Tişörtüm oldukça dardı, Klaus'un kıyafetleri daha geniş ve büyük olduğu için onların içinde daha rahat ettiğim su götürmez bir gerçekti.

Kıyafetlerimin kirli olduğu tüm süreç boyunca altımda iç çamaşırına dair yalnızca boxer olduğu gerçeği yüzüme tokat gibi çarparken gözlerimi birkaç saniye yumup utancımın geçmesini beklemiştim. İçime giymem için verdiği sporcu atletinin göğüslerimi dıştan ne kadar sakladığını bilmiyordum.
Hızla kendi iç çamaşırlarımı ve kısa şortumu giyip onun tişörtlerinden birini seçerek üstüme geçirdim.

Dışarı çıktığımda kapıda bekliyordu beni, üzerimi bir süre süzüp bir şey demeden beni takip et işareti yaparak aşağı inmeye başladığında kaşlarım çatılmıştı.
En azından güzel olmuş demesini bekliyordum. Benim durumumda olan bir kıza birden bire böyle sert davranmasının sebebi neydi?
Burada hâlâ küçük bir ceylanın katili olduğum için pişmanlık duyuyordum zaten...

Kesinlikle farkında olmadan kötü bir şey yapmıştım, yoksa bana soğuk davranmazdı Klaus. Bunun Alec ile fazla ilgisi yoktu bence. Bana yaklaşmasına istemeden izin verdiğimin o da farkındaydı biliyordum.

Aşağı indiğimde ilk dikkatimi çeken mutfaktan gelen seslerdi. Klaus koltukta beni beklediğine göre kimdi bu? Mutfağa girdiğimde nefes almaksızın yemek yiyen birer adet Thomas ve Archie beklemiyordum doğrusu.

Onların burada kaldığını unutmuştum.
Archie'nin halini gördüğümde aklıma şatoda yemek arama maceramız gelmişti istemsizce.
Bu beni hafifçe gülümsetmişti
Daha sonrasında Maria gelmişti ve her şey ortaya–..

"Hazır mısın?"

Düşüncelerimden Klaus'un sesiyle ayrılmıştım. Kafasını kahvaltıya gömen Archie ve Thomas beni fark edip ayağa kalkarak yanıma geldiklerinde ikisini de öldürücü bakışlar ile süzüyordum.

"İyi misin Cecelia?"

Bunu Archie söylemişti ama cevap vermemiştim. Thomas derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

"Sana olanları anlattık Cecelia.
Bizi suçlu buluyorsun biliyorum ama biz artık akıllandık ve size yardım edeceğiz."

Archie dolu gözleriyle bana bakarken bu duruma daha fazla dayanamayan tarafımın tetiklenmesi ile hızla ona sarıldım.
İlk başta afallayıp daha sonrasında o da sarılışıma karşılık vermişti.Thomas ise bizi gülümseyerek izliyordu. Ona da gülümsediğimde şaşırmıştı..
Fazla mı duygusallaşmıştım? Beş dakika öncesine kadar onları affetmeyi düşünmüyordum çünkü...
Yine de olaya tarafsız baktığımda Archie'nin beni oradan kurtarıp güvenli bir yere getirişi kendini de tehlikeye atmaktı aslında. Bunu göze alıp beni kurtardığı için onu affedebilirdim.

Yetenekliler Okulu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin