Bölüm 52

3.5K 359 83
                                    

Düşünür tarafımdan uyandığım için bölüm başı biraz kafa yakıcı olabilir, sorii shsjsjks

-Cecelia-

Bir tırtıl ne zaman karar verir kelebek olmaya? Değişimin kendi sonunun başlangıcı olduğunu bilerek mi adım atar yeni bir yolculuğa, yoksa hayatın kendisine getireceğine inandığı güzelliklere mi bağlanır sıkı sıkıya?
Nedir değişiminden beklentisi?
Kısa bir ömrün kendisine kucak açan kollarına en güzel haliyle sığınmak için mi vazgeçer her şeyinden? Yoksa tek istediği yalnızca sürünmek üzere kurulmuş benliğini azad edip özgürlüğü kendine kanıtlamak mıdır?
Bunca sene, her yeni güne değişime cesaret bulmak için gözlerini açmış ama bunu hiç gerçekleştirememiş bir tırtıl olarak mı yaşamıştım dünyada?
Ne zaman cesaret edip etrafıma beni yeni benliğime kavuşturacak bir koza örmüştüm?
Ve en önemlisi, ne zaman o kozadan korkusuzca çıkıp bir ülkeyi koruyabilecek gücü kendimde bulmuştum?
Tüm bunlara yardım eden kişi kimdi?
Başımı yavaşça yanımda yürüyen Alec'e çevirip birkaç saniye kendinden emin duruşunu süzerek derin bir nefes aldım.
Klaus Alec ve benim birkaç adım önümüzde lider edasıyla yürüse de vücudunun bitkin olduğunu anlamak için iyi bir gözlemci olmaya gerek yoktu.

"Biz arkadan dolanacağız, yer altında güç emicilerin olduğunu düşünüyoruz, her an sıkıştırılabiliriz."

Babamın yönlendirişine verdiğim tek tepki baş onayıyken daha hızlı yürümeye başlamıştım. Taehyung o kadının yanında daha fazla durmamalıydı.Hirra anlatılana göre fazla güçlüydü ve ona ne yapabileceğini bilmiyordum.

"Geldik, buradan sonrası koruma duvarı."

Kimse saydam duvarın olduğunu düşündüğümüz alana yaklaşmazken ilk atağı yapan Alec olmuştu.

"Deneme yapacağım."
Ellerini önünde birleştirip duvara karşı büyük bir alev topu gönderdiğinde saydam duvara çarpıp yok olan alev topu hepimize Hirra'nın gücünün hafife alınmaması gerektiğini kanıtlamıştı.

"Birlikte deneyelim."
"Birlikte deneyelim."
Klaus ile aynı anda konuşup dikkat çektiğimizde başımı ona çevirip hafif bir baş onayı verdim. Aynı şekilde karşılık vererek elini uzattığında tereddüt etmeden tutup diğer elimi Alec'e uzatmıştım.

"İreki pasabidea horman."
(Duvar geçidini aç)

Klaus ve Alec benim ardımdan tekrar ederken zorlanmaya başlamış duvar ile yüzümde hafif bir gülümseme oluşmuştu. Yine de yeterli gelmeyeceğini hepimiz biliyorduk.

"Yardıma ihtiyaç var mı?"

Vücudumun duvarı yıkmak için gönderdiğimiz enerji basıncından dolayı karıncalanmaya başladığını hissedip bir adım geri attığımda yanıma gelip Alec'in bıraktığı elimi tutan babama dönerek zoraki bir gülümseme göndermiştim. Açıkçası ödüm kopuyordu yaşanacak şeylerden dolayı...
Duvarın ardında Taehyung olmasa bu kadar inatçı olur muydum gerçekten?
Tanrı her olayı misiniye sırasıyla geçirilen inciler gibi organize ediyordu ve ben sonunda ortaya güzel bir kolye çıkmasını umut ediyordum...
"Başlayalım."
Duvarın hemen önünde duran Namjoon ile diğer yetenekliler de kendi enerjilerini duvara bir silah olması adına toplarken bakışlarım heyecanla Jessie ve Kaan'ı bulmuştu.

"Dikkatli olun."
Diye oynattığım dudaklarım ikisini de gülümsetirken başlarıyla onaylayıp odaklanmaya çalıştılar.
En önde ben, Namjoon ve babam, biraz arkamızda Alec, Klaus, Kaan, Mira, annem ve Jessie, onların arkasında ise diğer yetenekliler duruyorken çok zorlanacağımızı düşünmesem de her ihtimali göze almalıydık.

"Üç dediğimde herkes gücünü duvarı yıkmaya adamak için ireki pasabidea horman diyecek."

Babamın komutundan sonra dikkat kesilen herkes duyduğu bir kelimeyle duvarı zorlamaya başlamıştı.

Yetenekliler Okulu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin