5.bölüm YÜZÜK
Bir oyunun içindesin ve önünde sana sunulmuş iki kapı vardır. Birinde hayatının şansını yakalayacaksın, diğerinde ise geçmişinde yaşadığın bütün kötülükleri göreceksin.
Ve sen hangi kapının ardında ne olduğunu bilmeden birini seçmek zorundasındır.İşte o anda şans dediğimiz şeye güvenmekten başka çaremiz kalmıyor. Çünkü hangi kapının bizim için güzel olduğunu bilmediğimiz için şansımıza güvenmek istiyoruz.
Bende güvenmek istemiştim ama bir kez daha şansım bana, benimle olmadığını yüzüme tokat gibi çarpmıştı.
Çaldığım o kapıyı geçmişim açmıştı yıllardır ondan kaçtığım, vatanıma hasret kalmamı sağlayan o adam açmıştı.Nasıl bir kaderdir? Nasıl bir şanstır bilmiyorum?
Yıllardır kaçtığım bu ülkeye ilk kez gelmiştim ve geldiğim gün iki kezdir onunla karşılaşıyordum.Bu benim sınavım mıydı? Erkan benim sınavım mı? bilmiyordum ve ben bir şeyleri bilmeden yaşamayı öğreneli çok olmuştu.
Açılan o kapının ardında Erkan kucağında Poyraz ile duruyordu, ikimizde ne yapacağımızı bilmeden öyle duruyorduk. Ne o geçmemiz için yer veriyordu, ne de biz geçmek için bir harekette bulunuyorduk. Ben kapının eşiğinde kucağında duran ve başını omzuna koyarak uyuya kalan Poyraza bakarken, o da bana değil de ardımda ki karanlık sokağa bakıyordu. İkimizin de bakışları birbirine değmekten korkuyordu. sanki gözlerimiz birbirine değerse büyük depremler kopacak ve o depremin altında hiç kimse sağ çıkamayacak.
Yanımda duran Gazelin varlığını koluma dokunarak hissettiğimde bakışlarımı yavaşça ona çevirdiğim de gözleri ile bana sakin olmamı söylüyordu. Oysaki çok sakindim sadece bir kez daha onu görmek buruk kalan bir yanımı hissettirmişti. Kucağında Poyrazı görünce onun yıllar önce benim üzerimde Çocuk ile yaptığı o iğrenç düşüncesi, düşmüştü aklıma, kalbime. Beni kullanma istemişti ve eğer ben ona kanıp çocuğum olsaydı, onu benden koparmak isteyecekti. Bir Anneyi evladından ayırmayı düşünen biriydi o. Ama olmamıştı benim hiçbir zaman çocuğum olmayacağını öğrendiğim gibi, birde bu iğrenç düşüncesini öğrenmiştim.
Belkide Rabbim çocuğum olmasına bu yüzden izin vermemiştir, birde evlat acısı ile sınanmayayım diyedir. Buydu işte içimde kalan o burukluğu ortaya çıkaran.
Bakışlarımı yeniden Gazel'den çekip ona baktığım da arkasında duran ve bize bakan Meleği görmüştüm. Sanırım gelirken zili çaldığımız da kapıyı açmak için gelmişti ve bizim halen içeriye girmek yerine neden kapıda beklediğimizi, bilmediği için bakıyordu muhtemelen.
"Melek Poyraz'ı al." Dediğin de sesinde ki sertliği sadece benim hissetmediğime yemin edebilirdim. Arkasına bile bakmadan, kimin geldiğini bakmadan konuşmuştu ve nasıl hissetmişti bilmiyorum ama Meleğin geldiğini hissetmişti. Onun geldiğini biliyor ya da geleceğini biliyormuş gibiydi. Melek hiç bir şey söylemeyip yanına doğru yaklaşıp Erkan'ın kucağın dan Poyraz'ı alıp üst kata çıkarken, Erkan ise yanımdan geçip bana çarpmamaya dikkat ederek dışarıya çıkıp, karanlık sokağa karışmıştı.
Şimdi ise o kapının eşiğin de sadece ben ve Gazel kalmıştık.Bugün ikinci kez Erkan'ın ardından karanlık sokağa baktım...
Ah be Erkan nereden baksam yüreğimde bir yara izin var.
Beni bu kadar bin parça etmişken, sen nasıl oluyor da böyle rahat nefes alabiliyorsun?✴✴
"Kim yapmış olabilir bunu bir fikrin var mı?" dediğin de Demir abi, derin bir nefes verdim.Gazel ile Vera ile biraz ilgilendikten sonra Demir abi bizi çalışma odasına çağırmıştı ve bugün ortaya çıkan haberi soruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLHUN
Teen FictionZorla yapılan bir evlilik ve içinde her şeye rağmen mutluluk arayan Zübeyde'nin aşkı ve acı geçmişi ile verdiği çabayı okumaya hazırsanız bekleriz...