Bana hayat hiç bir zaman seçme veya seçilme şansı vermedi.
Her zaman hayatımla ilgili kararları başkaları aldı.Bir gün biride çıkıp bana ya biz bunun senin için düşündük de sende istermiydin diye sormadı. Her zaman biz daha iyi biliriz, bu daha iyi, sen bunu yapacaksın, diye hep bir diretme peşindeler.
Tabiki hayatım daki herkes böyle olunca bende haliyle kendi kabuğuma, kendi küçük dünyama çekilip benim için verilen karaları uzaktan izleyip bana, düşen kısımda rolimi oynuyordum.
Doğru düzgün bir arkadaşım olmadığı için içimi döküp derdimi anlatamadığım için evlendiğim günden beri geceleri derdimi küçük bir defetere yazıyordum.
Benimle ilgili olan herşey yazıyordum benim küçük dünyamı yazıyordum.
Bunu başta neden yaptığımı bilmeden sadece içimi dökmek için yazarken sonrada bu defteri bu evden giderken Erkan'a bırakmaya karar verdim.Boşandığımız gün bu evden çıkarken bu defteri Erkan'a bırakıp gidecektim.
Ona nasıl geldiğimi, neler yaşadığımı, onu nasıl sevdiğimi herşeyi o zaman okuyup görecek.Erkan'ın benimle ilgili düşüncelerini çok iyi biliyorum beni parası için onunla evlen bir kız olarak düşünüyordu. Aslında bunu gidip ona anlata bilirim benim senin paranda gözüm yok. Ben aslında sana para karşılında satın alınan bir eş diye bilirim ama bunu yapmak istemiyordum.
Erkan'ın benim nasıl bir insan olduğumu görerek anlamasını istiyordum.
Yani benim nasıl biri olduğumu anlaması için önce beni göremesi gerekiyordu.Ama beni görmeyi bırak varlığımı yok sayarak yaşıyordu.
Bu canımı her geçen gün daha çok yakıyordu ama yapabileceğim hiç bir şey yoktu.
Bazen ona karşı nasıl bu kadar derin duygular beslediğimi düşünüyorum.
Oysa o bana bir gün bile tek umut bile vermemişti ki. Bana bir gün bile olsun iyi davranmadığı halde nasıl onu böyle sevdim.... bilmiyorum.Bildiğim tek şey Erkan'ı sevdiğim. Yada onuda bilmiyorum ben hiç kimseyi sevmedim ki şimdiye kadar yani kimseye aşık olmadım. Belkide benim Erkan'a olan hislerim sadece eşim olduğunu bildiğim için bir duygu karmaşasıdır.
Artık o kadar tükenmiş bir durumdayım ki ne hissettiğimi, ne düşündüğümü bile bilmiyorum. Erkan'la böyle yaşamak beni her geçen gün daha çok tüketir olmuştu.
Bazen kendim için hayal kuruyorum, hayalimde bile kendimi mutsuz olarak buluyorum. Hangi insan hayallerinde kendini mutsuz olarak o hayali kurar ki.
Ben kuruyorum işte tam hayalimde mutlu başlarken birden kendimi mutsuz buluyorum.Artık içimde yeşerdiğim umut dolu ağacım yok. Sadece o ağacın geriye kalan sararmış yaprakları kaldı. Onlarda artık bu saatten sonra düzelmezdi.
Ben yine sesiz sakin durup benim için rabbimden hayırlısını istiyorum. Buda benim sınavım belki.
Ben defterime Erkan'ın bana her nefretle bakan bakışlarını gördüğümde yüreğimin yangınını yazarken, odanın kapısı çalmıştı.
Hemen üzerimi düzeltip defterimi yastığının altına koyup kapıyı açtığımda Erkan'ı gördüm."Demir aradı yarın sabah bizi kahvaltıya bekliyorlarmış"diye direkt konuştuğunda Erkan şaşırmıştım.
Erkan ve ben, yani birlikte bir yere kahvaltıya gideceğiz. Daha biz birlikte kahvaltı bile etmemişken çift gibi gidip kahvaltı edecektik."Ben gelmesem"diye çekingen bir şekilde sordum. Bazen gecekten Erkan'da çekiniyordum çünkü ne zaman neye nasıl tepki vereceğini kestiremiyordum.
"Olmaz çünkü Demir özellikle senin gelmeni söyledi çünkü Vera özellikle seni çağırmış"dediğinde aklıma son olan olay gelmişti.
Demir kızı Erkan yüzünden alıp götürmüştü ve bende Vera'ya karşı bu yüzden çok mahcuptum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLHUN
Teen FictionZorla yapılan bir evlilik ve içinde her şeye rağmen mutluluk arayan Zübeyde'nin aşkı ve acı geçmişi ile verdiği çabayı okumaya hazırsanız bekleriz...