1.bölüm(Baba)

40.3K 857 89
                                    

(Hikayeye başladığınız tarihi yaza bilir misiniz)

****

Anne karnına ilk düştüğümüz an kaderimiz yazılırmış. Acılarımız, mutluluklarımız, hastalıklarımız, evleneceğimiz kişi her şey alımızda birer yazı olarak yazılıdır ve bizler ise o kaderin birer oyuncusuyuzdur.

Bende bu hikayenin kaderi kötü yazılmış kızıyım ama inanıyorum ki birgün benim hikayemde mutlu son ile bitecek... Güne gözlerimi odama ulaşan ezanın o muhteşem sesiyle açtım.

Bu ses bana bu hayata en çok huzur veren şeydi. Ve ben ne zaman yalnızım, tekim dediğim zaman ezanın sesini duyduğum da Rabbimin bana yalnız olmadığımı onun benim ile olduğunu hatırlıyordum.

Bu ezanın sesleniş beni huzuruna davet edişinin seslenişiydi. Üzerimde ki ince örtüyü itip yataktan kalmıştım. Temmuz ayı olduğu için oldukça sıcaktı istanbul ve üzerinde kalın bir şey ile uyumak asla mümkün değildi ve bende ince bir şey örtüyordum üzerime. Odamdan çıkıp koridorda ki banyoya doğru ilerleyerek girip işlerimi hallettikten sonra abdestimi alıp yeniden odama gitmiştim.

Dolapta ki namaz elbisemi giydikten sonra baş örtümüde bağlayıp seccademi sarıp namazımı kılmaya başlamıştım. Güzelce yavaş, yavaş namazımı kıldıktan sonra dua etmek için avuçlarımı açtım.

"Allah'ım ben senin âciz kullarından biriyim. Bir şey istemeye hakkım varmı bilmiyorum ama sen hiç bir zaman sana sığınan kulunu geri çevirmezsin. Bende sana geldim ve sığınıyorum sen bu bir başına tek kalmış kuluna yardım et ve ona dayanma gücü ver. Çünkü artık yalnızlık omuzlarıma ağır gelmeye başladı sen bana yardım et Allah'ım.... Amin" diyerek ellerimi yüzüme sürdükten sonra seccademi toplayıp kalktım.

Odamı ve yatağını düzelttikten sonra işe gitmeden önce bir şeyler yemek için mutfağa girdim. Hızlıca dolaptan kalvaltılıkları küçük mutfağımda tek sandalyesi olan masamın üzerine dizip ve kendim için ocağa çay koydum.

Kaynayan suyu demlediktem sonra akşamdan kalan ekmek ile hızlıca bir şeyler yiyip ve hızlıca masayı toparlayıp, giyinmek için yeniden odama girdim. İşe gideceğim için ve otobüsü kaçırmamak icin hemen dolabımdan abartı olamayan düz siyah bir elbise ile bej rengi salımı takmıştım. Geç kalmamak için acele hareket edereken omuzuma zincirli küçük çantamı takarken yere düşürmüştüm. Çantamı yerden yeniden alıp tekrar omuzuma takıp daha sonra düz siyah babetlerimi de giydikten sonra evden çıkıp kapıyı kitlemiştim.

Kolumda ki saate baktığım da 08.10 geçiyordu iş başı ise 09.00 da ve benim yolum oldukça uzak olduğu için durağa doğru koştura koştura gittim.
Sanırım bugün şanslı günümdeydim çünkü çok beklemeden otobüs gelmişti ve hemen binmiştim. Cam kenarı boş bir yerde bulunca hemen oraya doğru geçip oturdum.

Yolculuk yaparken dışarıyı izlemeyi seviyordum. Çünkü insanların bir yere yetişmek için koşuşturmalarını, yada bir anne ile bir çocuğun gülerek yürümelerini, ya da iki genç kızın kol kola hararetli bir şeyler konuşmalarını izlemek hoşuma gidiyordu. Çünkü ben insanları, kalabalığı seviyordum. Çoğu insan yalnız kalmak isterken ben istemiyordum çünkü ben kendimi bildim bileli yalnızdım ve yalnızlık çok kötü bir duygudur.

Biriyle konuşmak istersin ama seni dinleyen kimse yoktur. Bir omuzda ağlamak istersin ama ağlayacak omuz bulamazsın. Birlikte yemek yemek istersin ama yiyecek kimse yoktur. Dört duvar ile arkadaş olurken dışarda ki insalar ise sana hep ulaşılmaz oluryor.
Şöyle bir bakıyorum da bu hayata ne kadar yalnız olduğumu bir kez daha görüyorum ve bu da benim kaderimdi sanırım.

10 yaşındayken Annemi kanserden kaybetmiştim.
Babam ise 7 yıl önce beni bırakıp gitmişti.
Bu koca İstanbul'da tek başıma kalmıştık.
Bir kardeşim, abim ya da bir ablamda yok bir başına yalnız bir çocuktum ben.

Sadece yalnız değildim ben sevgi nedir onu bile bilmeyen biriyim. Annem öldükten sonra sevgiyi arar olmuştum. Çünkü babam hiç bir zaman bana sevgi göstermemişti.
Neden bilmiyorum ama annem öldükten sonra babamda benden nefret etmişti ve beni terk edip gitmişti.

Şimdi nerde onu bile bilmiyorum bir kez olsun bile beni aramamıştı, görmeye gelmemişti bile. Ve bende artık onu aramak yerine bu koca şehirde geçinmek için çalışıyordum.

23 yaşındayım ve 8 aydır hattırı sayılır büyük bir şirkete çalışyorum. Başlarda o şirkete ayak uydurmak benim için zor olmuştu ama şimdi çok şükür bir kaç arkadaş edinecek kadar alışmıştım oraya. Çok büyük bir pozisyonum yoktu sadece şirketin getir götür işlerini yapıyordum. Çok yoruluyordum ama asla şikayetçi değildim bu durumdan, sonuçta lise mezunu biri olarak böyle büyük bir yerde çalışmak bile benim için büyük bir şanstı.

Binmiş olduğum otobüs benim indiğim durağın önüne gelince, kimseye çarpmamaya dikkat ederek geçip inmiştim aşağıya. Çalıştığım yer durağa 10 dakikalık bir mesafede olduğu için geri kalan yolu yürüyerek gidiyordum.

Kolumda ki saate baktığım da ise 12 dakikam kaldığını görmüştüm. Adımlarımı hızlandırıp hızlı bir şekilde yürümeye başladım. Hava bugün oldukça sıcaktı ve bende siyah giyince bunaltmıştı beni, ama şuan bunu düşünecek durumda değildim hızlıca koşarak şirketin içerisine girip çantamdan turnikeyi geçmek için işçi kartımı çıkarıp okutup geçtim.

1 dakika ile geç kalmaktan kurtulmuştum. Geç kalınca kimse bir şey demiyordu ama ben yinede işimin başında zamanında olmaya özen gösteriyordum. Kimsenin hakkına girmek istemiyordum.

"Günaydın" dedim masada oturmuş olan ve burada bana arkadaşlık eden, bu işi bulan arkadaşıma. Eskiden aynı mahallede oturduğumuz için tanıyordum Kader'i.

"Günaydın tatlım." Tebessüm ederek oda bana karşılık vermişti. Kader bana bu şirkete çok yardımcı oluyordu. Sadece şirkette değil her konuda yanım da olup bir an bile olsun desteğini esirgemiyordu benden, sağ olsun.

Bende onun masasının karşısında ki masama geçip oturdum. Çantamı masaya koyup önümde bozulmus olan dosyaları üst, üste koyup once düzenledim. Dağınık ortamları çok sevmezdim ve çalışamazdım. Masamı biraz düzelttikten sonra bakılarımı tekrar Kader'e çevirdim. Yüzü asık ve düşünceli bir hali vardı. Oturmuş olduğum yerden kalkıp kabe makinasının olduğu yere gidip ikimiz için kahve alıp yeniden onun yanına gidip bardaklardan birini onun önüne koydum

DİLHUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin