42.bölüm(Kardeşi için)

5.8K 421 243
                                    

Herkese merhaba bir bölüm daha geride kaldı, finalede az kaldı heyecan dolu bölümler geldi artık. Cesur ile düşünceleriniz çok merak ediyorum. Bu bölüm geçen bölümde uzun uzun yorumlar attığı için hacercanan, ithaf ediyorum.. gelecek bölümde ithaf edeceğim bol bol yorum bekliyorum...

***
Bazen vereceğimiz bir karar hayatımızda çok büyük depremlere sebep olabiliyor. Bazen ise vereceğimiz bir karar hayatımızı kurtarmaya yetiyordu.

Her zaman hayatımızı kurtaracak, ya da bizi mutlu edecek kararlar veremiyoruz ne yazık ki. Aslında o kararı verirken mutlu olacağımızı düşünerek verirken büyük yanlışlara, acılara düşüyoruz bilmeden.

Şuan benden de bir karar bekleniyordu. Bir karar vermem gerekiyordu. Belki vereceğim karar yanlış, belki ise doğrudur ama Bunuda zamanla göreceğim.

Bakışlarımı etrafımı saran köylülerden gezdirirken hepsinde aynı bakış vardı. Heyecanla evet dememi bekleyen bakışlar.

Oysa ki bu insanlar benim tanımadıkları gibi, karşımda duran adamı da tanımadıkları halde evet dememi bekliyorlardı. Belki ben kötü biriyim, belki Cesur kötü biri demeden evet dememi bekliyorlardı.
Garipti işte insanlar böylede.

Bakışlarımı Cesur'a çevirdiğim de ise ondada heyecanla evet dememi beklen bakışlar vardı.

Şuan nasıl karar vermem gerektiğini bilmiyordum. Aslında bir kararım vardı ama doğrumu değil mi, bilemiyordum.

Bir kez daha bakışlarımı etrafta hızlıca gezdirirken sanki o kalabalığın için de Erkan'ı görmüş gibi olmuştum.

Heyecanla tekrar aynı o kalabalıkta bakışlarımı gezdirirken bu kez görememiştim. Tekrar etrafa dikkatli baktım ama yoktu.
Sanırım gözlerim yanılgıya düşmüştü.
Zaten burada olabileceğini düşünmem bile saçmalıktı. O şuan cezaevindeyken burada olması imkansızdı.

"Bir cevap vermeyecek misin?"

Cesur'un sesini duyunca artık gerçekten bir cevap vermem gerektiğini farkına varmıştım.

Peki nasıl bir cevap vermem gerekiyordu? Vereceğim her ne cevap olursa olsun sonunda beni pişmanlığa sürüklemesini istemiyordum.
Aslında bir cevabım vardı ve bu cevabın sonunda üzülen bir taraf olacaktı...

"Vereceğim" sesim elimde olmadan titremişti.
çünkü birinin benim yüzümden üzülmesini istemiyordum.
Gerçekten Cesur harika bir evlenme teklifi etmişti ama sanırım ben bu evlilik teklifine laik olan kişi değildim.
Eminim onunda bir hifası bir yerlerde vardır ama o kişi ben değildim.

Cesur bana halen heyecanlar bakmaya devam ederken.

"Üzgünüm Cesur ben senin Hifan olamam. Ben kabul edemem" dediğim şimdiye kadar fark etmediğim kadife kırmızı bir kutu Cesur'un parmaklarının arasından yere düştü.

Bakışlarım o küçük kırmızı kadife kutuda sabit kalırken kulaklarım da etrafta duran köylülerin "Aaa" sesinde nidaları geliyordu. Bakışlarımı Cesur'a çevirmeye cesaretim bile yoktu. Gözlerin de bir hayal kırıklığı görmeye dayanamazdım. Ben birinin benim yüzüm den üzülmesini istemezdim...

Cesur dan hiç bir ses çıkmazken bakışlarımı zorlukla ona çevirdiğimde yakıcı bir öfkeyle karşılaştım. Az önce bana heyecanla bakan o adamın yerine sanki öfkeden kuduran bir adam gelmişti.

Ellerini yumruk yapmasın dan, dişlerini kırarcasına sıkmasın dan ve gözlerinin kararmasın dan oldukça bana öfkelendiğini anlaya biliyordum.

"Özür dilerim"

DİLHUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin