34.bölüm(Katran karası)

5.4K 470 105
                                    

Üzülme can! Doğruysan zarar gördüm deme. Bil ki iyiler mutlaka kazanır. Mevlana

Karşımda bize doğru el ele tutuşmuş gelen Erkan ile sedefi gördüğüm de şaşkın bir şekilde onlara bakındım. Sadece şaşkın olan ben değildim benim gibi Zeynep ve Zahide de onlara şaşkın bir şekilde bakıyorlardı.

Erkan sıkıca elini tutuğu kadınla bize doğru gelirken gözleri ise bana bakıyordu. Yanında helalim olacak diye taşıdığı kadın varken gözleri haramlara çok rahat değiyordu.

Ben hemen gözlerimi onlardan çekip doğumhane kapısına çevirdim. Benim için artık bir yabancıdan farksızdı.

Erkan ile Sedef Demir abinin yanın geldiğin de Erkan'ın sesiyle kısa bir süre bakışlarımı onlara yine çevirdim. Çünkü Demir abinin Erkan'ın bana yaptıkların dan sonra konuşmadıklarını biliyordum.

"Biliyorum bana kızgın ve kırgınsın ama böyle bir günde yanında olmak istedim yinede ben."dediğin Erkan, Demir abi yerde olan başını kaldırdı ve karşısın da halen el ele tutuşan Erkan ile Sedefe bir süre bakındı ve başını bana çevirdi. Sanki şuan benim onları görünce ne hissettiğimi merak ediyormuş gibi bakmıştı. Ama ben hiç üzülmemiştim ki. Onların burada bu şekilde olmalı bana hiç bir şey hissettirmedi. Bende bana bakan Demir abiye kısa bir tebessüm ettim. İyi olduğumu anlasın istedim.

Benim hareketimle Demir abi tekrar Erkan'a baktı.

"Saol"dedi ve tekrar başını öne eğdi. Aklı hiç bir şekilde burada neler olduğuna dair farkında değildi çünkü aklı ve kalbi şuan doğumhanede olan karısı ve kızındaydı.

Bende tekrar başımı doğum haneye çevirdiğim de Erkan ile sedefte tam benim karşımda olan sandalyeye oturmuşlardı.

Dakikalar, saatler bir türlü geçmek bilmiyordu. Hiç kimsede bir bilgi vermiyordu. Öylece sesiz bir şekilde beklemeye devam ederken, bir anda bu kez bize doğru gelen Cesur, Gülüş ve Ali'yi görünce gözlerim sanki yuvasında çıkacak gibi kocaman açılmıştı. Hızlıca ayağa kalkınca, kızların ve Erkan'ın bakışları meraklı gözlerle bana çevrilmişti. Ben ise onları umursamadan bize gelenlere bakıyordum.

Nereden çıkmışlardı bunlar? Ve en önemlisi herkes buradayken ne cesaret buraya gelmişlerdi?

Ben korkulu gözlerle onlara bakarken Gülüş bana rahat olamam için göz kırmıştı. Ama ben yinede rahat olamıyordum. Neden gelmişlerdi ve amaçları neydi bunların? Cesur, Gülüş ve Ali, Demir abinin yanına gittiğin de kaşlarım çatılmıştı. Demir abi ile bunların alakaları neydi? yoksa Demir abiyede mi zarar vereceklerdi? Eğer öyle bir amaçları varsa, buna asla izin vermezdim.

"Demir nasılsın? Sen öyle şirket den çıkınca bizde merak edip geldik."dediğin de Cesur, Demir abide geldiğim den beri oturduğu yerden kalktı.

"Kusura bakam Cesur senide öyle toplantı odasın da bıraktım. Karımın doğumu başlayınca gözüm kimseyi görmedi"diye Demir abide konuşunca benim kaşlar havaya şaşkınlıktan kalktı. Ne yani Demir abi ile Cesur iş mi yapıyorlardı? Demir abi Cesur'u tanıyordu demek. Ama nasıl?

"Ortada kusur falan yok. Sen nasılsın şimdi?"diye devam etti Cesur. Öyle ilgili ve samimi duruyordu ki onu tanımasam gerçekten merak ettiğini düşüneceğim.

"İyi değilim. Kaç saattir içerideler ama kimse bilgi vermiyor"dediğin de telaşlı bir sesle Demir abi, Cesur da elini omuzuna koyup hafif bir şekilde sıktı.

"İyidirler. Birazdan verirler bilgi. Hem olmazsa Ali buranın başhekimini tanıyor ona gider sorarız."diye ilgili bir şekilde konuştuğunda Cesur şaşkın bir şekilde ona bakıyordum.

DİLHUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin