Seee laam ben geldim millet.
Uzun aradan sonra bölüm ile geldim. Erkan'ın yer almadığı bir bölüm oldu ama olsun yaa diyelim 😂😂Gel gelelim biz asıl meselemize yorum ve oylarda baya bir düşüş olmuş ve bu beni üzdü.
Benden bölüm beklediğiniz ve sürekli yazmamı istiyorsunuz biliyorum ama arkadaşlar ben yorum ve oylardan mutlu olarak yazbiliyorum.
Sizlerin her yazdığı yorumları okuyup motive olunca hadi TUĞÇE bir bölüm daha yaz diyorum kendime.
Sizlerde bana yardımcı olun ve bol bol yorum yapıp o küçük yıldızı parlatın.Ben bu bölümden hemen sonra bir sonraki bölümü yazacağım ve oda ortalama bir hafta sonra gelir ve artık bu hikayesinde sonuna yaklaşıyoruz.
Final kapıda haberiniz olsun ve sizleri çok seviyorum.
Instagram hesabım Tugceakbba.
Hikayelerin ne zaman geleceğini muhakkak hesabım da bildiriyorum...
Keyifli okumalar....
8.bölüm GÖNÜL GÖZÜMÜ AÇIK TUT..
Yaparak ağaçtan düşünce, rüzgarın oyuncağı olurmuş.
Bende o ağaçtan düşen yaprak çoktan olmuştum ama artık hiç bir rüzgarın oyuncağı değildim.
Hiç kimsenin benim savurmasına, ezmesine izin vermiyordum.
Bunu öğrenen kadar çok yaralar almış, çok acılar çekmiştim ama hayat kafama vura vura öğretmişti bana.
Erkan'a giderken ona gitme diyemem emiştim. Demekte içimden gelmemişti.
Yılarca giden, herkesten, her şeyden uzak kalan ben olmuştum ama bu kez kalmak istememiştim.
Birazda, her şeyde ilk gözden çıkarılan, ya da ilk kurban olmak istememiştim. Birazda bedel ödenecekse başkaları ödesin, çünkü benim artık ödeyecek bedelim kalmamıştı.
Burada kalmak, kendime burada da bir hayat kurmak istemiştim.
Evet New York ta güzel bir hayat ve düzen kurmuştum ama hiç bir şey kendi vatanımda olduğum kadar güven ve huzur vermemişti.
Buraya ilk geldiğim gün yeniden nefes aldığımı, güvende olduğumu hissetmiştim. Ait olduğum yerde olduğumu da sanki uzunca bir misafirlikten evime dönmüş gibi huzurlu hissetmiştim. Gitmek istemedim buradan, yeniden uzak kalmak istemedim. Bundan dolayı Erkan'a gitme, ben giderim diyemedim. Birinin gitmesi gerekecekse bu kez, o ben olmak istemiştim.
Belki de böyle düşünmem bencillikti ama bu kez kendim için bencil olmak istemiştim. Hem zaten Erkan giderken üzgün gibi değildi, beklide çok mutlu olurdu orada.
Ne garipti kocaman İstanbul'a sığamamıştık.
Ben gittim, o kaldı.
Ben geldim, o gitti.
Böyle uzak kalmak ikimiz içinde en hayırlısıydı belki de.
Oturmuş olduğumuz o çay bahçesinde bende fazla kalmayıp arabama binip ait olduğum yere gelmiştim.
Evime, gençliğime, çocukluğuma, Anneme gelmiştim.
Yıllar olmuştu buralara gelmeyeli. Her yer değişmiş sokaklar, evler, komşular sadece değişmeyen tek şey evimizdi.
Kapısının önünde durmuş olduğum ahşaptan olan evimin, avucumun içinde tutmuş olduğum anahtarına baktım.Ben bu evden öyle bir çıkmıştım ki, bir gün kendi anahtarım ile bu kapıyı açabileceğime inanmamıştım.
Anahtarı aldığım da çok mutlu olmuştum ama evin kapsının önüne geldiğim de yaşadığım her şey bir filim şeridi gibi gözümün önünde canlanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLHUN
Teen FictionZorla yapılan bir evlilik ve içinde her şeye rağmen mutluluk arayan Zübeyde'nin aşkı ve acı geçmişi ile verdiği çabayı okumaya hazırsanız bekleriz...