12.bölüm-Geç kalma
Zaman su misali akıp gidiyordu, kiminin yüreğinden, kiminin ömründen geçiyordu. Öyle hızlı yaşatıyordu ki zaman kendini, dönüp baktığım da ise kocaman bir geçmiş bırakıyordu ardından. Dönüp ardında baktığında ise hep senden bir şeyler kendiyle götürdüğünü görüyorsun.
Çocukluğum, gençliğim hepsini ömrümden almıştı, yüreğimde ise sevdiğimi almıştı. Şimdi ise nefretimi, öfkemi, küskünlüğümü almıştı ama bir tek kırgınlığımı alamamıştı. Kocaman bir taş gibi onu yüreğimde bırakmıştı.
Zaman acımasızdı, sizin götürmek istediklerinizi değil de, kendi istediklerini götürüyordu. Ve belli ki kırgınlığımı yüreğimde kocaman bir taş olarak bir ömür baki bırakacaktı.
Yarım yamalak yaşamaya çalıştığım hayatımda yine bir güne uyanmış ve üzerimi giyinmiş bir şekilde yatağın üzerinde oturuyordum. Bugün üzerimde anlam vermediğim bir hüzün vardı. Sebebini bilmediğim bir şekilde ağlamak isteği ile doluydu yüreğim. Sanki gün geçtikçe eksiliyor ve yok oluyor gibi hissediyordum kendimi.
Hayatın bu kargaşa dolu günlerini yaşamak yoruyordu beni ve ben artık dinlenmek ve derin bir nefes almak istiyordum.Derin ve sancılı bir nefes alıp verdikten sonra oturmuş olduğum yataktan ayağa kalkıp hüzün dolu yanımı bir kenara bırakıp, mutlu gibi görünen yanıma büründüm.
Beni en çok yoranda bu olmuştu herkese mutlu gibi görünmeye çalışırken, aslında mutsuzluğumun içinde boğulmamak için çırpınıyordum. Yorgun olduğum için artık gerçek mutluluğu aramayı bırakmış ve sadece yaşamaya çalışıyordum.
Odamın kapısı açıp çıktığım da mutfakta sesler geldiğini duymuştum. Sanırım Gazel bugün erkenciydi. Vakit kaybetmeden onun yanına doğru aşağıya indiğim de salon masasında muhteşem bir kahvaltı hazır olduğunu görmüştüm.
Ben kahvaltılıklara bakarken, Gazel de mutfaktan çıkıp geldiğinde, beni görünce neşe dolu bir sesle "Günaydın" dediğin de başımı ona çevirdiğim de elinde ki peynir tabağını masaya bırakmıştı.
"Günaydın, erkencisin bugün" dedim şaşkın bir sesle çünkü Gazel uyumayı çok seven biri olduğu için onu erken saatlerde ayakta görmek nerdeyse imkansız gibi bir şeydi.
Omuzlarını indirip, kaldırdı ve tam cevap verecek iken onun yerine mutfaktan olan biri cevap vermişti.
"Ben uyandırdım onu" diyerek konuştuğun da sesin sahibini çıkaramayınca kaşlarım çatıp ve mutfağa doğru ilerleyip içeriye girdiğim de tezgahın önünde bir şeyler doğrayan Sultan teyzeyi görmüştüm.
"Sabah size börek getirmiştim, kapıyı çaldım ve Gazel kızım açtı. Oda sağ olsun tek olduğum için birlikte kahvaltı edelim deyince kıramadım onu." Elinde domates doğramaya devam ederken konuşmuştu Sultan teyze.
Onu burada gördüğüm için şaşırmıştım ama Annemden sonra bu mutfağa ilk kez birinin girmiş olması ve bizim için bir şeyler yapmıyor olması da çok hoşuma gitmişti.
Evim yıllar sonra ilk kez bu kadar sıcak doluydu.
"Teşekkür ederiz ama sen daha fazla yorulma zaten her şeyi hazırlamışsınız. Keşke beni de kaldırsaydınız" aslında eken kalmıştım ama hiç bir sesi duymamıştım. Yine nasıl dalmışsam derin düşüncelere evin içerisinde ki hiç bir sesi duymamıştım. "Ne zahmeti kızım hallettik biz, Gazel kızım ile" diyerek Gazel ve bana sevgi dolu gözler ile baktığın da Sultan teyze bende ona öyle baktım. İnsanın etrafında büyük birilerinin olması, varlıklarını hissetmesi iyi geliyordu.
Sultan teyzeye bakınca aklıma uzun zamandır görmediğim süt annem, abim ve süt kardeşim gelmişti. Çok uzun zaman olmuştu onları görmeyeli ve eskiden aynı mahallede oturuyorduk ama çoktan taşınmışlardı. Numaraları da olmadıkları için görüşemiyorduk ama bugün bir ara dışarı çıkıp eski komşulara sorup, yeni adreslerini bilip bilmediklerini sormayı aklıma not etmiştim. Hepsini çok özlemiştim ve bir anda aramızda ki bu bağın kopmasına üzülüyordum. Onlar bana annem, babam yokken çocukken, gençken sahip çıkan tek insanlardı. Emekleri üzerimde büyüktü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLHUN
Teen FictionZorla yapılan bir evlilik ve içinde her şeye rağmen mutluluk arayan Zübeyde'nin aşkı ve acı geçmişi ile verdiği çabayı okumaya hazırsanız bekleriz...