Saye-14. Bölüm○Kardelen çiçeği.

2.4K 167 148
                                    

14. Bölüm- kardelen çiçeği

Yorgun bir yürek, ağır bir omuz, yaralı bir kalp. Birde beni hiç bırakmayan korkularım. Hayatım boyunca bunlar var oldu benim ile.
Her şeye, her acıya bir şekilde alıştım ama korkularıma hiç bir zaman alışamadım ve alışamadığım gibi her geçen gün hayatıma bir başka korkular yer edinmeye başladı.

Korkularımız asırlar gecede bizleri terk etmeyen bir duygu. Kötü huylu bir kanser gibi, her yerimizi sarıp, hiç beklemediğimiz bir anda bizi tamamen esir alıyor ve onun pençesinden ölene kadar kurtulamıyoruz. Bende artık ondan kurtulmak yerine onunla yaşamayı öğrendim.

Yüreğimde nefesimi kesen bir başka korku filizleri yeşerirken, yürüyordum sokakların arasında. Aslında şu an hissettiğim duygunun korku olduğuna bile emin değildim.
Yüreğim ağzımda atıyor ve bedenimi bir ter basıyordu, soğuk bir ter. Bu genellikle bana korktuğum zamanlarda olurdu. Ve şimdi de öyle oluyordu.

Bu korku duyguları neden bedenimi sarmıştı?
Melek'in gidişinden miydi hissettiklerim?
Peki ya onun gitmesi neden beni bu kadar korkutuyordu?
Belki de Melek'in oraya gitmesi, düşündüğüm şeylerin gerçek olabileceğinden korkuyorumdur.
Ama ben bugün, bu kez, başka filizlenen bir korkunun büyümesine izin vermeden, onu kurutacağım ve bir daha yeşermesine izin vermeyeceğim.

Az önce ne diyeceğini bilmeyen yorgun kalbim, geri geri giden ayaklarım şimdi kendi gidiyordu ve sanırım yorgun kalbim ne demesi gerektiğini bilerek gidiyordu.
Uzayan o yolun sonuna geldiğim de Cihan'ın dediği çay bahçesine gelmiştim.

Etrafta bakışlarım ile Cihan'ı ararken, bakışlarım hemen oturmuş olduğu yeri buldu. Tam ileriye doğru bir adım atacak iken, Cihan'ın oturmuş olduğu yeri, yeni fark edince sanki olduğum yere çivilenmiştim. Daha önce Erkan ile gelmiş olduğumuz çay bahçesi ve onun ile oturmuş olduğumuz masaya oturuyordu.
Erkan'ı son gördüğüm yerde, veda ettiğimiz yerde oturuyordu Cihan. Bana evimin anahtarını verip, bana veda ettiği yerde oturuyordu. Ve benim ileriye doğru adım atacak gücüm olmadığı için çakılıp kaldım olduğum yere.

Hayatım da her şey bu kadar zor olmamalıydı ama. Her şeye yeniden başlayacağım derken, Erkan'ın yapmış olduğu bir şey yüzüme böyle tokat gibi çarpmamalıydı. Nefes alırken, kursağımda artık düğüm olmamalı. Yürüdüğüm yollar artık engebeli olmamalı. Birileri artık düşmem için ayağıma çelme takmamalı. Çünkü benim artık gücüm kalmadı. Ne yüzüme çarpan tokattın acısını dindirmeye, ne kursağıma takılan yumruğu gidermeye, ne de yere düştüğüm de kalkacak gücüm kalmadı artık.

Biliyorum bir sınav içindeyim ama çok yoruldum artık. Yoruldum ve korkuyordum bir gün bu sınavdan kalmaktan.

O an nefes almak için başımı gökyüzüne kaldırdım ve özgürce kanat çırpan kuşları gördüm. Huzurla ve mutluluk içinde kanat çırpıyorlardı. Her çırptıkları kanat sanki benim içindi. 'Yıkılma Zübeyde, düştüysen 'yine kal' diyorlardı adeta.
Onları izlerken tükenmiş olan enerjim gelmişti, yorgun olan bedenim dinlenmişti. Ve cesaretimi toplayıp, ayaklarımı hareket ettirerek yanına doğru ilerledim. Sırtı bana dönük bir şekilde oturduğu için, henüz gelmiş olduğumu fark etmemişti.
Bende kendimi fark ettirmek adına kısık bir ses ile "Merhaba" dedim.

Cihan sesimi duyduğunda oturmuş olduğu sandalyeden hızlıca kalkıp bana bakarak aynı şekilde oda ama benim aksine heyecanlı bir ses ile karşılık verdi. "Merhaba, hoş geldin" dediğin de başım yere eğik bir şekilde durmaya devam ettim. Cihan eli ile bu kez kendi oturmuş olduğu sandalyenin karşısını göstererek "Oturmaz mısın?" Diye sormuştu ve sesi ile oturmamı deli gibi istediğini belli etmişti.

Buruk bir tebessüm ile" Hoş buldum" diyerek göstermiş olduğu yere geçip oturdum. Çantamı da sandalyenin baş kısmına astım. Aşırı gergindim ve nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum. Cihan'da benim gibi olmalı ki oda aynı şekilde gergin bir şekilde sandalyesine oturmuş ve tek kelime etmemişti. Aramızda uzayıp giden bir seslilik oluştu ve bu sessizliği bozan taraf ben olmamak adına bakışlarımı bir an bile Cihan'a değdirmeden etrafa bakınmaya başladım. Ve çok zaman geçmeden bu sessizliği ilk bozan Cihan oldu

DİLHUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin