32.bölüm(boşol)

7.6K 494 161
                                    


*müziği burada açın*

Can yücel ne demiş, "Olmuyorsa Zorlamayacaksın" demiş.

Bizimde olmuyordu ve artık olmayacak.
Belki bir kaç dakika sonra ikimizde ayrı sayfalar açacağız kendimiz için.

Ben yeni sayfada aradığım huzuru bulmaya çalışacakken, Erkan belki yeniden başkasına giderdi.

Ama bu yeni sayfalarda ikimiz için yer olmayacak artık.

Ben ona öylece bakarken o ise bana kızarmış gözlerle bakıyordu.

"Tamam, tamamen bitsin istediğin olsun, ama şunu unutma sen benim nefes aldığım sürecek en büyük acım, ve vicdan sızım olarak kalacaksın."diye acı çeken bir sesle konuştuğunda vicdan azabı çektiğini anlamıştım.
Bana yaşattıkları için acı çekiyordu ama kardeşi için zere kadar üzüntü duymuyordu.

Bu nasıl bir vicdan?

Tamam bana yaşattıkları kolay şeyler değildi halen yaram ilk günkü gibi tazeydir ve ona olan kırgınlığım hiç bir zaman geçmedi ama kardeşi içinde bu kadar acımasız olması da ona karşı daha fazla nefret etmemi sağlıyordu.

Ben ona öylece bakarken, oda benim gözlerime uzun uzun bakıyordu ki daha ne olduğunu bile anlayamadan, bir anda Erkan bana sarıldı.
Kala kalmıştım ne itekleye biliyordum, nede karşılık vere bildim.

Sadece öylece durdum.

Bir süre sonra Erkan bende ayrılıp daha sonra bir iki adım benden uzaklaştı. Ben ona şaşkın, şaşkın bakarken o ise bana boş gözlerle bakıyordu.

"Boşol"diyip derin bir nefes verildiğinde bende alt dudağımı ısırmaya başladım.

Bitiyordu işte.

Ben ona buğulu gözlerle bakarken, onu göz yaşları yanaklarından acı bir şekilde yol çizmişti çoktan.

"Boşol"dediğin de bir kez daha hızlıca gözlerimi yumdum. Bitmişti işte, birdaha biz olmamak üzere bitmişti.

Ben gözlerim kapalı, başım eğik bir şekilde dururken Erkan'ın gittiğini ayak seslerinden duyuyordum.

Gözlerimi açtığımda ise Erkan'ı değilde bomboş bir apartman görmüştüm.

Bitmişti ama sanki boğazıma kocaman bir yumruk oturmuştu. Hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum.

Tam içeriye girecekken merdivenlerin başında ellerinde ekmekle dikilmiş, mahcup ve üzgün gözlerle bana bakan Ahmet ve Serhat'ı görmüştüm.

Büyük ihtimal Erkan ile konuştuklarımı duymuşlardı.

Bakışlarımı bu kez eve, arkama doğru çevirdiğim de mutfak kapısının önünde Zeynep ile Zahide'ninde ağlayarak bana baktıklarını gördüm.
Sanırım herkes, herşeyi duymuştu.

Onları da böyle görünce içimden daha çok ağlama isteği gelmişti.

Ama ağlamayacağım. Kendine gel Zübeyde şimdi değil, sakın şimdi ağlama.

Derin bir nefes alıp verdim. Kendimi toplamalıyım ne olursa olsun onlar benim misafirlerim.

Hızlıca yanağımda daha önce ne zaman aktığını bile bilmediğim göz yaşlarımın, yanaklarım da bıraktığı ıslaklığı sildim...

Ne kadar belli etmemeye çalışsamda acı bir şekilde tebessüm ettim kızlara.

"Ah beyler kapıda kaldı kızlar. Onlar ekmek alıp geldiler ama biz halen yemek yapamadık."diyip hemen bir şey olmamış gibi davranıp mutfağa girdim.

DİLHUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin