Öncelikle bölüme başlamadan önce Zübeyde ve Erkan için bu bölüme yakışan oy ve yorum bekliyorum sizden.Keyifli okumalar.
SAYE
15. BÖLÜM
FİNAL-VEDA
Beş yıl sonra...
Uzun ve yorucu bir hayatı oldu Zübeyde'nin, çok kez yere düştü, çok kez engebeli yollarda yürüdü çünkü o hiç düz yolda yürümedi. Hep bir yokuşu, hep bir çakıl taşları ile döşenmiş yolları oldu.
Onun hiçbir zaman kolay bir hayatı olmadı. Hep bir çabası, hep bir savaşı oldu hayat ile. Onun önüne hiç bir zaman altın tepsi ile sunulan fırsatlar olamadı. Bu yüzden elde ettiği her şeyi kendi çabası ile sahip oldu. Çok kez düştü ve her düştüğünde tek başına kalktı. Birinde hiçbir zaman onu kaldırması için bir el beklemedi çünkü hiç bir zaman öyle bir el olmadı hayatında. Bu yüzden her düştüğünde, yeniden ayağa kalktığında tekrar düşmekten korktu. Bir daha düşerse, bir daha kalkamamaktan korktu ama şimdi korkmuyordu. Çakıl taşları ile döşenmiş bir yol, engebeli hiç bir yol artık onu korkutmuyordu çünkü biliyordu ki düşerse onu ayağa kaldıracak iki tane evladı var.Artık düşerse, iki tane uzanacak el, ağladığında göz yaşını silecek iki küçük el, üzüldüğünde ondan daha çok üzülecek iki küçük kalp, canlarını canında hissettiği iki canı vardı. Zübeyde'nin kimsesiz hissettiği yanını dolduran iki beden. Onlar hep Zübeyde'nin eksik kalan yanlarını tamamlamışlardı.
Bu hayata her role giren Zübeyde en çok Anne olmayı sevmişti.
Bu duygu paha biçilmez bir şeydi onun için, evladını olduğunu bilmek, sırtını dayayacak bir dağın olduğunu bilmek gibiydi. Bu duyguları hayatı boyunca yaşamayan Zübeyde şimdi evlatlarını sayesinde hepsini yaşıyordu ve onlar bu hayatta ki en büyük varlıklarıydı.
Zübeyde her şeye rağmen bu zorlu hayat savaşını kazanmıştı. Sonunda hep hayalini kurduğu o kocaman aileye sahip olmuştu.
Zübeyde sessiz bir şekilde aynanın karşısında saçlarını düzelten eşine baktı sevgiyle. Cihan ile evlenirken aşk ile evlenmemişti belki ama zaman geçtikçe gönlünde yer edinmişti ve onu seviyordu.
"Hadi hayatım ama herkes bizi bekliyor" diye sahte bir kızgınlık dolu sesle eşine seslendiğinde Zübeyde, tebessüm dolu gözler ile Cihan'da ona dönmüştü.
Bugün Zübeyde'nin doğum günüydü ve evde bütün sevdikleri ile birlikte küçük bir kutlama hazırlamıştı Cihan ona.
Cihan yavaş adımlar ile ayakta onu bekleyen eşine doğru yaklaşıp uzunca onu izledi. Zübeyde'nin üzerine giymiş olduğu pudra pembesi elbisesi ve üzerine takmış olduğu bej rengi şalı ile Cihan'ı n gözüne aşırı tatlı gelmişti ve hemen kollarını, Zübeyde'nin beline sarıp, ona karşı ilk günkü aşkla bakıp "beklesinler, ben yıllarca bekledim" diyerek Zübeyde'nin dudağının kenarından öptü. Cihan'ın bu ani hareketleri karşısında, Zübeyde elinde olmadan utanmıştı.
Beş yıl evli olmalarına rağmen Zübeyde ilk günkü gibi utanıyordu eşinden ve onun bu hali Cihan'ın çok hoşuna gidiyordu.
Utandığını da kızaran yanaklarını, ısırdığı alt dudağını görmek onun mutlu ediyordu."Ayıp ama bekliyorlar, hem daha mangalı bile yakmadın" kocasının yakasını düzeltip gözlerimin içine baktı. "Hmm bekliyorlar mı?" Diyen Cihan'ın bugün canı karısı ile oyun oynamak istiyordu.
"Senin canın yine oyun oynamak istiyor belli ki ama olmaz insanlar bizi bekliyor." Diyerek kocasının kollarının arasında çıkıp tam gidecekken Cihan, onu yine tutmuş ve kollarının arasına hapsetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLHUN
Teen FictionZorla yapılan bir evlilik ve içinde her şeye rağmen mutluluk arayan Zübeyde'nin aşkı ve acı geçmişi ile verdiği çabayı okumaya hazırsanız bekleriz...