Bir ışık yak bu satıra, aydınlansın sayfalar...
♖
Öldürmekten korkma, demişti babam. Öldürmezsen, ölürsün.
Kural basit. Ölüm bile senden korkmalı.
Babama karşı çıktığım ilk an, bu andı. Ben kimseyi öldürmek istemiyordum çünkü bana göre ölüm kurtuluştu. Ölen insan artık acı çekmezmiş. Büyükannem bunu söylediğinde ona hak vermiştim. Haklıydı.
Köpeğim öldüğünde çok üzülmüştüm; fakat sonrasında artık acı çekmeyeceğini bildiğim için onun melek olup kurtulduğuna kanaat getirmiştim.
Eğer birine ceza vermem gerekiyorsa, bunu gerçek anlamda öldürerek değil de mecazi biçimde öldürerek yapmak istiyordum. İyi hislerinin katili olursam, sonsuza kadar acıya mahkûm kalırlardı. Ve beni hiçbir zaman unutmazlardı. İçlerinde hep kötü his olurdu.
Ben sadece iyi hislerin katili olacağım.
Babam elime ilk kez silah verdiğinde daha yaşım çok küçüktü. Uyanır uyanmaz odadan çıkmış ve dadım Nanisha'nın üstümü giydirmesine bile izin vermeden yanından ayrılmıştım. Her sabah annemi bahçede görürdüm fakat o gün göremediğimde korkmuştum. Sonunda beni terk ettiğini sanmış, o korkuyla dışarıya fırlamıştım. Bana bir kere bile sarılmadan, kızım demeden gitmesini istemiyordum.
Bahçeye indiğimde havuzun biraz ilerisinde babamı görmüştüm. Etrafta bir sürü koruma vardı. Babamın elinde ise silah. Korkum daha çok artarken babam beni yanına çağırmıştı. Bu bir emirdi. Yerde diz çökmüş olan adam, babama yalvarıp duruyordu. Babam ise onu öldüreceğini söylüyordu.
Baba, demiştim korkuyla. Annem nerede? Sesini duyamadım, bu sabah piyano da çalmadı, oğluyla bahçede de değil. Annem nerede? O kadar kişinin arasında annemi sormam babamı huysuzlandırmıştı. Annen ağabeyinle tatile gitti, demişti. Ben niye gitmedim? diye sormuştum. Aslında niye gitmediğimi biliyordum. Annem beni görmeye tahammül edemiyordu. Fakat yalan duymaya ihtiyacım vardı. Eğitimlerine katılman gerekiyor, başka zaman gidersin, demişti babam. Bakalım silah tutabiliyor musun? Bu yalvaran adamın canını sen alacaksın Hisar. Nefesimin kesildiğini hissetmiştim. Babam çok geçmeden elime silahı verip nasıl nişan almam gerektiğini göstermişti. Benim öylece duruyor olmam onu kızdırmıştı. Gözünü kırpmadan vur, demişti. Vurmazsan ben seni vuracağım ve bu kurşun yarasını korkaklığından dolayı daima taşıyacaksın.
Silahın tetiğine basmıştım, gözümü kırpmadan vurmuştum. Ama adamı değil, babamı vurmuştum. Sonrasında korumalar beni yere yatırıp ayaklarıyla bütün vücuduma acımasız şekilde basarlarken babamı nasıl vurduğumun hesabını sormaya çalışmışlardı. Önce kendi hislerimin katili oldum. Sonra babamın. Ve o küçücük yaşımda ilk kuralımı oluşturdum.
Kural altı, hislerin katili ol.
♖
Kimseye kukla olma, sen kuklacı olmak için doğdun, demişti babam. İplerini kendinden başkasına verirsen kukla olursun.
Küçüklüğümden beri kuklalarla oynardım. Ailem bana hiç oyuncak almadığı için arkadaşımın gizlice verdiği küçük kuklalarla oynardım. Hem yer kaplamazlardı hem kolaylıkla gizleyebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BRONZ SERİSİ
Mystery / Thriller❝El bebek, gül bebek değil; el bebek, öl bebek.❞ Karanlık örgütün kurduğu düzen için doğmuş bir kız çocuğuyken ona verilen en büyük ceza sevgisizlikti. Kaderini kabullendi ve kartını oynadı. O kim miydi? Hisar Alatav. Hayır, sil. His Alatav. Karanl...