♜ RESİTAL 34 ♜

115K 7.9K 7.7K
                                    

Bir ışık yak bu satıra, aydınlansın sayfalar...


Kehribar gözler, ölmek için en güzel yer olabilirdi.

Bakışları, kirpik diplerime kadar ürpertiyordu beni. Keskin hareli gözleri, gözlerimi hapsine aldığı zaman tutuklu yargılanmak isteyeceğim tek yerdi. Müebbet alsam, bana ödül olacaktı.

O gözler şimdi öfkeyle kuşanmıştı.

Bronz ne olduğunu kestiremediği, beklenmedik hamlemle kendini soğuk suyun içinde bulmuştu. Onun girmesiyle su dışarıya taşarken köpükler etrafa sıçradı.

"Ne yaptın sen Hisar?!" dedi Bronz. Fayansları kıracak kadar sert çıkan sesinden sonra ona yalancı bir şaşkınlıkla bakmaya başladım. "Niye beni suya çekiyorsun? Üstümde kıyafetlerim vardı!"

Kıyafetleri köpüklü suyla bir olurken şaşkınlığını üzerinden hemen atabilecek gibi değildi. Suyun altındaki teni, çıplak tenime değdiğinde sağlam olan ayağımı oynattım.

"Sanki kıyafetlerini çıkartıp gir desem girecektin, biraz hızlandırdım," diye mırıldanırken şansımı zorlamamaya çalışıyordum. "Sensiz duş almaya gönlüm razı gelmedi."

Bana, beni öldürecekmiş gibi baktı. "Ne?" dedim, bakışlarına karşılık. "Başımda dikilmeyi mi tercih ederdin? Beraber duş almak varken..." Küvetin içinde o yokmuş gibi lifi tenime sürterken köpüklerden dolayı çıplak bedenim gözükmüyordu.

Eliyle yüzünü kapatıp sinir içinde sıvazladı. "Sinirlenmeyeceğim, bilerek yapıyor. İstediğini verme," diye kısık bir sesle konuştu. Konu ben olunca kendini dizginlemekte zorlanıyordu.

"Kötü mü yaptım yani?" diye sorarken kirpiklerimi kırptım. "Yorgunluktan bayılmak üzeresin. Duş alıp kendine gelmeni isteyende suç!"

"Bir de dalga geçiyorsun," derken dilini damağına vurup onaylamayan bir ses çıkardı. Öfkesi deniz gibi köpürürken suyun içinde hareketsiz kaldım. Anlamadığım dilde bir şeyler sayıklarken üstündeki gömleğini ağır bir hareketle çıkardı.

"Pantolonu da çıkartabilirsin," diye mırıldandım kedi gibi. "Söz, hiç bakmayacağım."

"Konuşacağına yaralı bacağını dışarıda tut, su değdirme sakın," dedi tembihlemeyi unutmayarak.

"Çocukmuşum gibi davranmasan olmuyor sanki..." derken dudaklarımı büzdüm.

"Gibi mi?" dedi, öfkesi dinçti. "Gibiyi kaldır, Hisar. Az önce yaptığın şey çocukluktan başka bir şey değildi." Bakışları bende takılı kaldı. "Üstelik su da soğumuş. Zaten direncin fazlasıyla düşük, kendini hasta etmeden duşunu bitir."

Hiç eğlenceli biri olmadığından dudaklarım büzülmüş şekilde durmaya devam ettim. "Daha duşum bitmedi," dedim su gibi soğuyan sesimle. "Bacağım kanlar içinde, orayı da yıkamam lazım."

Yumuşak olmayacak şekilde beni kendine çekti, "Kanları temizlerim, bana ver lifi," dedi.

Sırtımı göğsüne yasladı. Kendince intikamını böyle alıyordu. Elimdeki köpüklü lifi ona attığımda havada yakaladı ve beni tamamen bacaklarının arasına yerleştirdi. Kalbim dudaklarımda atıyordu. Lifi bacağıma sürterken elinden adeta kıvılcımlar çıkıyor, tenime düşüyordu. İkimizin aynı ortamda olduğu her an, bütün duygular en üst seviyedeydi.

"Bir şeyde de başıma bela olmasan olmuyor."

"Senin de hoşuna gidiyor, biliyorum," diye mırıldandım. Onunla birlikteyken zaman geçmiyordu.

BRONZ SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin