Bir ışık yak bu satıra, aydınlansın sayfalar...
♖
Bir ışık yakma bu satırlara aydınlanmasın sayfalar, annen sana hiç ninni söylemeyecek, kız çocuğu. Dün gece oğluma ninni söylüyordum. Güzel oğlum sadece ninniyle uyuyor, yaşı kaç olursa olsun ona hep ninni söyleyeceğim. Ona ninni söylerken kapının eşiğinde bir ses duydum. Duyduğum sesin ne olduğuna bakmak için kapıyı açtığımda kapıya çökmüş seni gördüm. Oğluma söylediğim ninniyi dinlemişsin ve dinlediğin yetmiyormuş gibi bir de uyuyakalmışsın. Bağıra çağıra uyandırdım seni. Korkarak gözlerini araladın. Oğlumun olduğu kata girmeni yasaklattım. Buna hakkın yok, kız çocuğu.
Sana hiç ninni söylemeyeceğim.
Ters konumda açılan Asılan Adam kartı belirsizliğin ortadan kalkacağını işaret ederdi. Tam zamanının geldiğini, artık kurban zihniyetinden çıkılmasını ve akıllı bir son hamlenin yapılması gerektiğini söylerdi.
Her bir dakikası planlanmış geleceğime açtığım bu kart, kaderde yeniden ilerlemek için hiç olmadığı kadar hazır olunduğuna yorumlanırdı. Kartın sayısı 12'ydi. Kartın sayı toplamı 3 sayısına eşit olduğu için özünde yatan kart, aslında İmparatoriçe kartıydı.
Kartın sembolünde T şeklindeki bir ağaca ayağından asılan adam, serbest bacağı 4 sayısını oluşturmak için çaprazlanırdı.Etrafındaki dört kişiye dikkat edilmesine yorumlanırdı. Aynı zamanda karta şifrelenmiş T harfiyle de adında ya da soyadında T harfi olan biriyle bağı olduğu söylenirdi.
Hiçbir şeyin tesadüf olmadığını bilecek kadar planların içinde yüzüyordum. Geleceğim hakkındaki belirsizliği gidermek adına sabah gözümü açar açmaz tarot kartı bakmak istemiştim. Kartlar benim gerçekten kaderimdi.
Bugün günlerden Asılan Adam Resitali'ydi. Tarih, 3 Nisan 2022'yi işaret ediyordu. 429 mumum kalmıştı.
Gerçekleri ortaya çıkarmak için Vivaldi Müzesi'nde gizli davet organize etmiştim. Davetin içeriğinde piyanist olarak resital verip dikkatleri üzerime çekmeyi planlıyordum. Bu oyunları kuran her kimse, bugün gece yarısı olmadan maskesi düşecekti. Yalancının mumu yatsıya kadar yanardı.
Duştan arınmış bir şekilde çıktığımda ilk işim vücudumu kremlemek olmuştu. Altıma iç çamaşırımı giydim. Saçlarımı yapma işini en sona bırakırken elbiseyi giymeye karar verdim.
Sırtımın açıkta kalan kısmında büyük bir yılan vardı. Yılanın vücuduna dolanmış zincirler elbisenin kumaş kısmına bağlanıyordu. Önü sırtına göre tamamen kapalı, derin bir yırtmacı bulunuyordu. Elbiseyi güzel yapan nokta sırt detayıydı. Onun dışında dümdüz, siyah bir elbiseydi.
Yarım saat kadar saçlarıma ayırdım, makyajımı da yapmayı ihmal etmedim. Açık olan pencereden içeriye helikopter sesi geliyordu, diğerleri de davet için gelmiş olmalıydı. Yasmin, Zorlu tarafından evine bırakılmış, diğerleri de kendi hayatlarına odaklanmıştı.
Davete, Bronz'un arkadaşları olan Serdal, Viran ve Sanaç'ı da davet etmiştim. Manevi kardeşini tehlike olabileceği gerekçesiyle davetten mahrum bırakmıştım. Bronz'un çalışanları sayesinde herkese özel kartlar hazırlamış ve dronelarla ulaşmasını sağlamıştım. Diğerlerinin kartları bendeydi.
"Umarım önemli bir şeydir abiciğim!" diyen Sanaç'ın sesini duydum. Bahçede konuştukları için, açık olan pencereden ses rahatlıkla geliyordu. Tam bulunduğum odanın altında duruyorlardı. Helikopter pisti odama yakın mesafedeydi. "Bak apar topar geldim yemin ediyorum!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BRONZ SERİSİ
Mystery / Thriller❝El bebek, gül bebek değil; el bebek, öl bebek.❞ Karanlık örgütün kurduğu düzen için doğmuş bir kız çocuğuyken ona verilen en büyük ceza sevgisizlikti. Kaderini kabullendi ve kartını oynadı. O kim miydi? Hisar Alatav. Hayır, sil. His Alatav. Karanl...