Bir ışık yak bu satıra, aydınlansın sayfalar...
♜
Yaşamak, nefesten ibaret derlerdi. Yaşamım sonlanmış gibi hissediyordum çünkü aldığım her bir nefes beni boğuyordu.
"Ne?" dedim dehşetle. Beynim uyuşmuştu. Söylediklerini algılamam güçleşmişti. Doğru duyduğuma emin olmaya çalışıyordum. "Hayır hayır..." derken kalbim kan yerine kor pompalamaya başladı. "Siktir siktir siktir!"
Kuklacı, Yasmin'le de mi uğraşıyormuş, His?
Evet, Kuklacı en yakınıma kadar el uzatmıştı.
Bana zarar vermesi hiçbir şeydi. Asıl beni çileden çıkartan, elinin Yağız ve Yasmin'e kadar ulaşmasıydı.
Oturduğum yerden kalkmaya çalıştığım sırada Bronz beni yakaladı. "Nereye?" diye sordu sertçe. Kolumdan nazik olmayacak şekilde çekerek geri oturmamı sağladı. "Otur oturduğun yerde! Daha söyleyeli saniyeler olmamışken pişman etme beni!"
"Kuklacı'nın belasını sikmeye gideceğim!" derken kollarının arasında minik bir arbede yaşandı. Bacağıma dikkat edecek şekilde elinden kurtulmaya çalışıyordum fakat bana mısın demiyordu. "Bırak beni, Bronz!"
"Hiçbir yere gidemezsin!" dedi keskin bir tonda.
"Beni bir saniye daha burada tutamazsın!"
"Öfkeni sıcak tut, Hisar," dediğinde sesi kulağıma sızdı. "Daha söyleyeceklerim bitmedi."
Hızlıca arkama doğru döndüm. "Ne?" dedim sertçe. "Daha ne var?!"
"Bu söyleyeceklerim sadece ikimiz arasında kalmalı," dedi benim aksime oldukça sakin bir tonda. Onun bu kadar sakin, benimse patlamak üzere bir bomba olmam birbirimize ne kadar zıt olduğumuzu bir kere daha gözler önüne sermişti.
"Lütfen uzatmadan anlat!"
Ondan çok uzaklaşmama izin vermeyecek şekilde beni yavaşça bıraktı. Dağılan saçlarımı yüzümden iteledim ve meraklı gözlerle baktım.
"Yıllar önce 3 Mart 2016'da hepimizin yolları farklı bir yere yöneldi." Konuşmaya başlayınca sözlerine dikkat kesildim. Kalbim ağzımda atıyordu. "Kendi tarafımdaki insanlardan bahsedecek olursam, Sanaç büyük bir ihanete uğradı. Viran hayatındaki en değer verdiği insanı öldürmek zorunda kaldı. Serdal'ın ise tüm ailesi suikasta kurban gitti." Zihnim bin parçaya bölündü. "Aynı gün, Hisar. Hepsi aynı gün içinde oldu. 3 Mart 2016. Bu tarihten sonra kimse ne eskisi gibi oldu ne de göründüğü gibi."
"Ne?" dedim dehşete düşmüş bir sesle. Duyduklarımı algılamakta güçlük çekiyordum. "Bir dakika, önce sindirmem lazım..." Derin bir nefes aldım. "Hepimizin hayatı bu tarihte mi değişti?" diye sordum bir türlü anlayamazken. Aslında fark ettiğim bir şeydi fakat yeni detaylar eklenince feleğim şaşmıştı. "Aynı zamanda sen de bir başkaldırı yaptın! Yasmin... O gün Sanaç'ı terk etti ve kendini her yerden sildi..."
"Sen?" diye sordu Bronz. "O gün sana bir şey olmadı mı Hisar?"
"Başarısızsın!"
"Cezasını verin!"
"Aklın mı yoksa aşkın mı?"
O güne ait birçok cümle zihnimde dolaştı. İsli bir koku burnuma dolarken bedenim sanki tıpkı o zaman olduğu gibi toprağın altına diri diri gömüldü. Ben ölümü seçmiştim. Bana, aklın mı yoksa aşkın mı dediklerinde ölüm demiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BRONZ SERİSİ
Mystery / Thriller❝El bebek, gül bebek değil; el bebek, öl bebek.❞ Karanlık örgütün kurduğu düzen için doğmuş bir kız çocuğuyken ona verilen en büyük ceza sevgisizlikti. Kaderini kabullendi ve kartını oynadı. O kim miydi? Hisar Alatav. Hayır, sil. His Alatav. Karanl...