Bir ışık yak bu satıra, aydınlansın sayfalar...
♜
Can çıksa da huy çıkmazmış.
Yılan deri değiştirse de huyundan vazgeçmezmiş.
Değiştim deseler de insanlar değişmezmiş.
Kimi zaman yalan, kimi zaman yılandım. Sarılırsa yılan, inanırsa yalan olurdum. Ve bunu hiçbir zaman gizlememiştim. Çünkü kendi kendini yiyen yılan, Alatavlar'ın olmazsa olmazıydı.
Beni henüz kimse tanımıyordu. Tanıdıkları kadarıyla da kimse beni iyi ki tanıdığını söylememişti. Ben hiçbir zaman iyi ki seni tanıdım denilen bir kadın olmamıştım. Ben keşke seni tanımasaydım dedikleri kadındım.
Derin bir nefes alıp, "Laren," derken yüzümde ifadesizliğin maskesi vardı. "Bronz'u öldürmek için elime bir sürü fırsat geçti. Bu fırsatım hâlâ da var. Artık saniyeleri saymıyorum. Sanki biraz geç kaldın gibi."
Laren bana doğru hamle yaptığında Serdal ve Bronz onun önüne geçti. "Seni yok edeceğim," dedi. "Her şeyi biliyorum artık. Kim olduğunu biliyorum, Alatav!"
"Zorlu," dedi Bronz. Başka hiçbir şey dememişti. Zorlu aldığı direktifle Laren'in bacağına hafifçe vurdu ve yere düşmesini sağladı. Onu yerde sabit tutup hareketlerini kısıtladı.
Şu an bağlı olması gereken o değildi; bendim.
"His," dedi Sanaç katı bir sesle. "Karşındaki yalnızca Bronz değil. İmparator. Onu öldürme düşüncesinde bile olamazsın."
"Elbette olamaz," dedi Serdal çok geçmeden onu desteklerken. "Bu şaka yapabileceğin bir şey bile değil. Bronz'un gücünü hafife alıyor olabilirsin; ama onun bir de bilmediğin tarafı mevcut. Onu Arkana içinde görmek istemezsin."
"Emin ol çok görmek isterim, Serdal," dedim bakışlarımı alaca gözlerinden ayırmadan. "Asıl Bronz'la tanışmak için her şeyi yaparım, mesela öldürmemek gibi. Belki de bu yüzden onu henüz öldürmedim."
Viran sessizliğini bozdu. "Onunla hatırı sayılır zaman geçirdin. Öldüremeyeceğinin farkına varmışsındır," dedi.
Ters bir bakış attım. "Senin konuşmaya hakkın yok, Viran." Sakinliğimi korudum. "Sonuç olarak Bronz'un yanına onu öldürmek için gelmiştin, yaşatmak için değil. Eğer Laren'in söyledikleri doğruysa bu durumda ikimiz de eşit sayılırız."
Solgun dudakları kenara kıvrıldı Viran'ın. "Sanırım bu sefer gerçekten dövüşeceğiz," dedi soğuk bir şekilde gülümserken.
"Bronz'un anımızı bölmeyeceğine emin olsam, seninle gerçekten dövüşürüm," dedim.
"Bu saatten sonra anımızı bozacağını hiç zannetmiyorum, Türk lokumu," dedi Viran.
"Sonucu ölümlü olursa sevinirim, Viran," dedim. Onun gibi soğuk gülüş dudaklarımda peyda oldu. "İlki çocuk oyuncağıydı, beni hiç tatmin etmedi."
Laren yükselen öfkeyle, "Sana en başından demiştim Bronz," dedi. "Bu kadında normal bir şeyler olmadığını söylemiştim. Zaman beni haklı çıkardı. Seni öldürmek istiyor ve sana zarar vermeden ortadan kaldırılmalı. Tehlike arz ediyor!"
"Tehlike arz etmiyorum," dedim kelimelerin üstüne basarken. Bakışlarım sıcak kehribarları buldu. "Bronz benim tam olarak tehlike olduğumu söylüyor. Öyle değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BRONZ SERİSİ
Tajemnica / Thriller❝El bebek, gül bebek değil; el bebek, öl bebek.❞ Karanlık örgütün kurduğu düzen için doğmuş bir kız çocuğuyken ona verilen en büyük ceza sevgisizlikti. Kaderini kabullendi ve kartını oynadı. O kim miydi? Hisar Alatav. Hayır, sil. His Alatav. Karanl...