Bir ışık yak bu satıra, aydınlansın sayfalar...
♖
Bir ışık yakma bu satırlara aydınlanmasın sayfalar, hiçbir zaman sana gülen olmayacak, kız çocuğu. Anla diye sana bu satırları yazıyorum. Yaşarken de göreceksin. Oğlum bugün bana hoşlandığı kızdan bahsetti. Kız da ona karşı boş değilmiş. Sürekli olarak gülüyor, mutluluktan ağzı kulaklarına varıyor. Aşk insanı gerçekten sersemletir. Bunu Haris'e âşık olduğumda ben de yaşamıştım. Senin aşktan yana yüzün hiç gülmeyecek, kız çocuğu.
Sana kimse aşkla gülmez.
HİSAR ALATAV
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar, derler. Kaderin iplerini ellerinde sananların mumu bir davete kadar yanmıştı.
Dört kişi, dört ihanet, dört oyun.
Maskeler düştü, mumlar yandı, saat on ikiye altı kaldı. "Beyler..." dedi Bronz. Sesinin vurgusu okyanusun dalgalarının kıyıya vuruşu gibiydi. Harlı alev gibi olan gözleri yavaş yavaş soğuduğunda, kehribarın en aydınlık tonu karşıladı beni. Dudaklarını araladı, fısıldayacağı harfler kimin galip geldiğini ilan edecekti.
"Hisar Alatav'a oyun oynarken oyuna geldik..."
Günlerdir bu anı bekliyordum. Gün az kalırdı, tam bir yıldır bu anı bekliyordum. Oyun kurucusu Bronz gibi gözükse de asıl oyunu kuran kişi bendim. Yıllardır onu arıyordum ve dikkatini bir yıl önce çekmeyi başarmıştım.
Zihnim bir süredir öyle kapalıydı ki, gerçeklere kör kalmak zorunda kalmıştım.
"Evet, oyuna geldiniz beyler," dedim. Sesim hiç olmadığı kadar güçlü ve tehlikeli bir tondaydı. Zorlu'ya baktım. "Onu bırakabilirsin, sanırım aramızda en masum olan kişi o. En başından beri müze müdürünün Bronz'a çalıştığını biliyordum. Gerçek adı Nejat Servihan. Siz, Nijad Sonay yaptınız. Bronz'un adıyla ona son emiri veren kişi benim. Enjekte ettiği şey sadece sakinleştiriciydi. Zira buna çok ihtiyacım vardı. Diğer türlü hiç sakin olmayacaktım. Onu gönderebilirsiniz."
Müzeden kart çalma olayıyla beni suçlayan kişi Bronz'du. Yine onun kartını çaldığımı söyleyen kişi de Bronz'du. Bunların hepsi onun kurduğu bir oyundan ibaretti. Müzeden kart çalınmamıştı. Müzede sergilenen her şey Yasmin'in dediği gibi bir yansımaydı. Hiçbirinin aslı yoktu. Gerçekten değerli şeyler olduğu için bu riski göze almamış olmalıydılar.
Bir şirket, piyanist olduğum için tam bir yıl önce bana projelerinden bahsedip teklif yapmıştı. Normal bir piyanist olsam, gerçekten geri çeviremeyeceğim ve hayatımın tamamen değişeceğine emin olacağım bir teklifti. Bense normal bir piyanist değildim. O yüzden kimsenin bana bu teklifi yapmayacağına emindim. Şirketi araştırmıştım, araştırdıkça karşıma yeni şeyler çıkmıştı. Ve en sonunda olayın aslını öğrenebilmek için teklifi kabul etmiştim.
Babam, Truva atı hamlesinin hayatının her alanında kullandığını söylerdi. Uzaktan gerçeği öğrenemezdim, içlerine girerek öğrenmeyi planlamış ve öğrenmiştim. Bana Bronz tarafından oyun oynanıyordu. Bir sene boyunca proje dâhilinde birçok ülkede resitaller verdim. Hem hayatım boyunca yaşayamadığım normal günler geçirmiş hem de piyano çalmıştım.
Bulamadığım tek şey ise, bana neden bu oyunu oynadığıydı. Bu sorunun cevabını bulmak için ona istediğini verecektim. Kural bir devreye girmişti. Bir aptalı oynadım, bir aptal gibi davrandım, beni bir aptal sansın istedim. Üzerime iftira atıldığına kendimi çok inandırmıştım, zaten birini kandırmak için önce kendimi inandırır, o yalanı gerçekten yaşardım. Zihnimden gerçekleri sildim ve üzerine iftira atılan masum kadın rolünü üstlendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BRONZ SERİSİ
Mystery / Thriller❝El bebek, gül bebek değil; el bebek, öl bebek.❞ Karanlık örgütün kurduğu düzen için doğmuş bir kız çocuğuyken ona verilen en büyük ceza sevgisizlikti. Kaderini kabullendi ve kartını oynadı. O kim miydi? Hisar Alatav. Hayır, sil. His Alatav. Karanl...