♜ RESİTAL 30 ♜

126K 10.3K 4.4K
                                    

Bir ışık yak bu satıra, aydınlansın sayfalar...

🎨

BRONZ

Bu gece solumaktan nefret ettiğim tek şey; kan kokusuydu. Keskin koku zihnime dağıldı, tehlike çanları çaldı. Hisar yaralıydı.

Ve ben onunla ilgilenmeyi en sona bırakmıştım.

Saatlerdir bu hâldeydi. Acı içindeydi, belki de defalarca yardım dilemişti ama kimse ona bakmamıştı.

Buna ben de dâhildim. Üstelik o bu gece evime izinsiz girmek dışında suçsuzdu. Katliam onun eseri değildi ve yine de bunun cezasını çekmişti.

"Yaralı mıydın?" diye sorarken sesim oldukça sert çıkmıştı. "Yaralı mıydın, Hisar?!"

Hisar'dan cevap gelmedi. "Bana cevap ver, bu kadar saat boyunca yaralı mıydın Hisar?" Sinirden gözlerimi kapattım ve kendimi sakinleştirecek tek bir şey aradım. Ellerimi yumruk yapmış bir hâldeyken derin bir nefes aldım. Gözlerimi tekrar araladığımda sessizliğini korudu. Bu durumdayken bile ağzını bıçak açmıyordu. Yaralı olduğunu söylemeye niyeti yoktu. "Durma öyle, bana bir şey söyle." 

Bana bağırmayacağını bilsem ona dokunurdum fakat tahriş olan boğazını daha fazla acıtmak istemiyordum. "Hesap sormam gereken biri var ve birinden bir cevap almazsam ortalığı yakacağım." Üstümdeki ceketimi çıkartıp onun üşüyen tenine bıraktım. "Sonra tamamen seninle ilgileneceğim." Kuş gibi titremesinin dışında sadece boşluğa bakıyordu. Gözlerinden yaşlar akmış, o kadar çok akmıştı ki artık göz çukurları çöl gibi kurumuştu.

"Laren," diye seslendim. Bağırışım bütün katta yankılandı. Hisar'a hiçbir etki etmedi. Kendinden geçmişti. Çok geçmeden içeri Safa girdi. Bana baktığında, "Laren'i hemen buraya gönderin!" dedim. Kafasını sallayıp geri çıktı.

Dakikalar sonra Laren'in içeri girmesiyle bakışlarımız kesişti ve yüzümdeki ifadeyi gördüğü anda bir adım geriledi. "Bronz? Beni çağırmışsın."

Ayağa kalkıp karşısına dikildim. "Bana Hisar'ın yaralı olduğunu nasıl söylemezsin!"

Laren'in bakışları yere düştüğünde kısaca etrafı taradı. "Bilgim dahilinde değildi," dedi.

Böyle konuşması daha çok öfkelenmeme neden oldu. "Bilgin dahilinde olacaktı! Her şeyinden haberin olacaktı! Başından ayrılmaman gerekiyordu!"

"Sen ne dediysen onu yaptım. Odaya kapat dedin, odaya kapatıldı," dedi Laren. "Neden başında duramadığımı ona sorabilirsin. Kafama darbe aldım, beni bayılttı. Yaralı olduğunu bilmiyordum."

"Kuçu kuçu," diyen sesi işittim.

Bakışlarım hızlıca onu buldu. Benimle birlikte Laren de Hisar'a bakıyordu.

"Zorlu gibi işitme engeli yoksa, yaralı olduğumu duydu, yani biliyordu." Hisar zorlukla nefes alıp devam etti. "Ama iyi bir yalancı."

Duyduklarımla, "Biliyormuşsun!" diye bağırdım. Sabrımın son demlerinde olduğum hem sesimden hem de yüz ifademden belli oluyordu. Laren bakışlarını benden kaçırdı. "Bu hâli ne?" Sessiz kaldığında ona doğru bir adım daha attım. "Bana bunun hesabını nasıl vereceksin?"

"Onun yüzünden beyin sarsıntısı geçiriyordum!" diyerek kendini savunmaya geçti. "Kafamdan darbe aldım, bayıldım diyorum! Ben bu hâldeyken onunla nasıl ilgilenebilirdim?"

BRONZ SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin