"Hayat siz plan yaparken başınıza gelenlerdir." diye bir söz vardır. Bunu yine en fazla hissettiğim zamanlardan birindeydim. Hayatıma baktığımda her zaman bir planım olmuştu ve çoğu zaman o plandan çok daha farklı olayların içinde bulmuştum kendimi. Kardeşim doğduğunda dünyanın en mutlu ailesi olduğumuzu düşünüyordum çocuk kafamla. Belki de gerçekten öyleydik. Masallardaki gibi, sonsuza dek mutlu yaşadılar, cümlesinin annem ve babam için geçerli olacağını düşünmüştüm. Ta ki o kaza olana kadar... Kardeşim engelli kaldığında ve ardından annem bizi terk ettiğinde hayattan ilk büyük dersimi almıştım. Mutluluk sonsuz değildir. Kardeşimi iyileştirecek bir doktor olmayı istemiştim ama aşçı olmuştum. Uzaylı'yla tanışmış, birinin beni anladığını görerek mutlu olmuş ve sonunda güvenli bir köşe bulabildiğimi düşünmüştüm. Sonra o da gitmişti, beni terk etmişti. Yıllarca bu düşünceyle yaşadım. Tam da hayatımın sonuna kadar kardeşim, babam ve halamla yaşayacağımı düşünürken, planlarımı tamamen bu düşünce üzerine kurmuşken hayatıma bir meteor gibi düşmüştü Oğuz. Olayları sindirmem zordu. Ne ara bu noktaya gelmiştik? Neden kafamın içinde adeta neon ışıklarla yanıp sönen "evlilik" sözcüğü vardı?
Başka bir boyuta geçmişçesine daldığım düşüncelerden Tunç'un sesiyle uzaklaştım. "Bu havucun suçu büyük olmalı..." Uykudan uyanmış gibi gözlerimi kırpıştırırken yanımda durup önümdeki tezgaha dikkatle bakan Tunç'u gördüm. İş başındayken böyle uzaklara dalıp gitmek kesinlikle huyum değildi ama Oğuz'la karşılaştığımdan beri hayatımda ne eskisi gibi kalmıştı ki?
Tunç'un bakışlarını takip ettiğimde önümdeki havucun gerçekten büyük bir su işlemişçesine elimdeki bıçak tarafından cezalandırıldığını gördüm. Dengesiz bir şekilde unufak doğramıştım, suyu çıkmış, aşağı doğru süzülmeye başlamıştı. Derin bir nefes bırakarak bıçağı bıraktım ve tezgaha yaslandım.
"Eğer hasta hissediyorsan biraz ara ver." dedi Tunç, sesinde samimi bir endişe vardı. "Diğerleri idare eder."
Hafifçe gülümseyerek başımı iki yana salladım. "Sadece dalmışım, sıkıntı yok."
"Terminatör değilsin şefim, bazen sen de yorulabilirsin." diyerek bana göz kırpıp uzaklaştı. Mutfağın ışıkları altında parlayan topuzuna bakarken gülmekten kendimi alamadım. Çevremde çalışan herkes fazlasıyla kendine hastı, asla sıkılmıyordum.
Tunç'un biraz ara vermesini sağladığını "evlilik" düşünceleri aynı şiddetiyle geri geldiğinde yüzümü buruşturdum.
Hayatım boyunca evlenme fikri aklımın ucundan bile geçmedi, halamın insanı bunaltan baskısı başladıktan sonra bile. Benim için sürekli yeni adaylar buluyor, benden habersiz buluşmalar ayarlıyor, herkese beni gösterip adeta reklamımı yapıyordu ve bazen sırf susması için ayarladığı buluşmalara gidiyor, iyi geçmemesini sağlayıp dönüyordum. Ki bu buluşmalardan birinde de Oğuz'la karşılaşmıştım kim olduğunu bilmeden. Ama ne olursa olsun benim niçin hayatımın nasıl geçeceği belliydi, benim için aile belliydi, nasıl yaşayacağım belliydi. Hayatımın sonuna kadar benimle olamayabileceklerini biliyordum ama ben onların hayatının sonuna kadar babam ve Müge ile kalacaktım. Başka bir ihtimali düşünemezdim bile.
Ama o ihtimal bizzat babamın da öncülüğüyle hayatıma girmişti. Halam Oğuz Derman Hayran Kulübü kurmuştu bile ve artık birlikte geçirdiğimiz her anı Oğuz'un boyunu posunu överek, ne kadar iyi bir kısmet olduğunu anlatarak, başında dolaşan kelebeklerle geçiriyordu. Babamda bile adını tam koyamadığım bir memnuniyet vardı. Biliyordum, beni sevecek ve benim sevdiğim birinin varlığı onu rahatlatıyordu.
Ama benim hislerimi anladıklarını sanmıyordum. Oğuz benim için çok başkaydı ama evlenmek, biriyle hayatımı birleştirmek, başka bir aile kurmak fikirleri beni karmakarışık ediyordu. Ne yani, ben artık Müge'yle yaşayamayacak mıydım? Müge evden ayrılmamı nasıl karşılayacaktı? Buna alışabilecek miydi? Ben alışabilecek miydim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOL KÖPÜKLÜ
General Fiction[Aşkın Tatları Serisi - 3] Hikayemizi yıllar önce yazmaya başlamıştık, sadece farkında değildik. Aşk bizim için başta tuzlu kahve gibiydi. Ama bazı gerçekler her şeyi değiştirdi. Köpüksüz kahvesini içmeyen biri için kahvenin köpüğü haline geldi...