İyi okumalar! ♥ Açıklama var sonda. :')
Yaptığım şeyin gerçekliği sonradan zihnime vurdu. Başta çok normal davranmıştım. Sanki olan her şey çok doğaldı, olağandı. Oğuz beni hafifçe öptüğü andan itibaren olanlar sanki hep yaşanıyormuşçasına normal gelmişti. Ona sarılmam, söylediklerim, sonra birlikte yemek yiyip hiçbir şey olmamış gibi otele dönmemiz, odalarımıza girmeden önce gülümseyerek birbirimize el sallamamız... Her şey çok normaldi.
Ama odama girip kendimi yatağa bıraktığımda öyle olmadığı kafama dank etti. Duygular, düşünceler adeta bir kasırga gibi aldı beni içine. Yerimden fırladım ve camdaki yansımama baktım.
Ne yapmıştım ben?
Oğuz beni öpmüştü, ben ona sarılmış, açıklama yapmamasını, anı bozmamasını istemiştim. Her şeyden öte kendi duygularımı açmıştım. Ben yapmıştım bütün bunları.
O anda duygularım beni ele geçirmişti. Duygusuz bir insan olmasam da hep mantığımı kullanmayı bilen bir insan olmuştum ama o anda bu mantıklı mı değil mi, sonrasında ne yapacağım zerre kadar düşünmeden hareket etmiştim. Tek istediğim Oğuz'un durumu mantık sınırları içinde inceleyerek bütün duyguları silmeye çalışmamasıydı. Başarmıştım da istediğimi.
O zamana kadar bastırdığım, görmezden gelmeye çalıştığım, açıklamalar bularak direndiğim tüm duygular artık isyan etmiş, yönetimi kendi ellerine almıştı.
Oğuz'dan hoşlanıyordum, Oğuz'dan çok hoşlanıyordum.
Yetişkinlik hayatım boyunca bu duyguyu hissetmemiş olmam şu anda anlamayacağımı göstermezdi. Bu kalp çarpıntısı, bu karmaşa, bu içimdeki bütün duyguların kaynağının bu olduğunu biliyordum.
Oğuz hem çok farklı hem de çok tanıdıktı. Hem çok uzak hem de çok yakındı. Hem çok iyi anladığım hem de asla anlayamadığım bir adamdı. Ve bütün bunlar beni ona büyük bir hızla çekmişti ve şimdi bu çekimin tek taraflı olmadığını görmek içimde büyük bir mutluluğa sebep oluyordu.
Yatağa sırtüstü uzandım ve desenli tavanı izlerken birden gülmeye başladım. Daha önce hiç gülmediğim gibi gülüyordum. Kendimi tutamıyordum. Aklıma beni öpüşü geliyordu ve daha fazla gülüyordum.
Hem benim ilk öpücüğüm sayılırdı, değil mi? Üniversitede bir kere biriyle çıkmayı denemiştim ve ilk günümüzde beni öpmeye çalıştığında yapamayacağımı anlamıştım. İzin verdiğim, istediğim ilk öpücük Oğuz'undu.
Yönümü çevirdim ve yüzümü yatağa gömdüm. İçimdeki mutluluk her geçen saniye artarken sonrasında ne yapmam gerektiğini soran yanımı susturdum.
***
Hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam ettik, zaten öyle de olmalıydı. Tüm zihnimi yarışmaya odaklamıştım. Başka düşüncelere yer bırakmıyordum. Oğuz da benden farklı değildi. Tüm dikkati yarışma için son kontrollerimiz üzerindeydi. Elimizdeki kağıtların içinde kaybolmuştuk. Yan yana oluşumuz duygusal olarak bizi etkilemiyordu, o an için duygularla aramıza bir sınır çekmiştik. Oğuz'la ikimizin bu konuda aynı olmasının ne kadar önemli ve değerli olduğunu o anda anladım. Ne olursa olsun birbirimize yak uydurmayı başarıyorduk.
Yarışma günü geldiğinde kendimi tuhaf hissediyordum. O ana kadar her şey gerçeklikten uzaktı. Evet elemeleri geçmiş, Paris'e gelmiştim ama yine olayın gerçekliğini tam olarak kavrayamadığımı fark etmiştim. Ben gerçekten de büyük bir yemek yarışmasına katılıyordum. Yemeğini yememin bile zor olan insanların önünde yemek pişirecek, işin uzmanları ile yarışacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOL KÖPÜKLÜ
General Fiction[Aşkın Tatları Serisi - 3] Hikayemizi yıllar önce yazmaya başlamıştık, sadece farkında değildik. Aşk bizim için başta tuzlu kahve gibiydi. Ama bazı gerçekler her şeyi değiştirdi. Köpüksüz kahvesini içmeyen biri için kahvenin köpüğü haline geldi...