İnsanlara tahammül edemiyorum.
Bunun nerede başladığını bilmiyorum. Onur her zaman, amcamın herkesin içinde beni aşağıladığı zaman oluşan bir yönüm olduğu söyler. Bu kadar basit olabilir mi? Belki de öyledir. Belki de zaten olacağım budur.
İnsanların yalancı yüzlerine dayanamıyorum. Menfaatçi bakışlar ve hesaplı gülümsemeler beni iğrendiriyor. Duygularla oynamayı seviyorum. İnsanların duygularını değiştirmeyi. Bir an şaşkınken bir an kızmalarını. Komik görünüyorlar. Kontrolsüzlük ne kadar da zayıf bir özellik! Ama ben bu konuda iyiyim. Duygularımın kemendi her zaman elimde. Özellikle zayıf olmamayı öğrendim. Çünkü zayıflıklar insanların sizi ezmesi için bir fırsattır.
Ailemi seviyorum, evet, bunu saklayamam. Ama sanırım, sevmek zorunda olduğum için seviyorum. Çoğu zaman hislerimi sorguluyorum ve bir ailede yaşamanın mecburiyeti olduğunu fark ediyorum. Aylarca konuşmadığımda, onlar görmediğimde içimde kabaran özlem duygusu olmuyor. Annemin bütün nutuklarına tezatla yalnızlıktan hoşlanıyorum. Hayatım benim ve onu başkasıyla paylaşmak ya da bir insana ayrıcalık tanımak fikri bile beni deli ediyor.
Tek bir şey var ki beni karmakarışık ediyor. Onu kutuda saklıyorum. Sağlam kilitli, özel yapım ahşap bir kutuda. O kutuya baktığımda daha farklı bir adam olabilir miyim, diye düşündüğüm oluyor. Ama geçmişte olmadı, olabilirken ben istemedim. Anlaşılıyor ki ben buyum, daha farklısı olamam.
Ben Oğuz Derman. Dört çocuklu bir ailenin ikinci çocuğuyum. Ama Oya her zaman bizden bağımsız ve deli dolu halleriyle küçük duran bir kadın. Belki de bu yüzden ben en büyükmüşüm gibi hissediyorum.
Ya da ruhum hızlı yaşlanıyor.
Ne komik bir düşünce.
İzmir'e, sıfırdan başladığım yemek firmasının şube müdürü olarak dönüyorum. Tanıdığım herkesten uzak durabilmek adına İstanbul'a gittikten sonra tekrar döneceğimi asla düşünmezdim. Ailem burnumun dibinde olacak ve bunca sene sonra bununla yüzleşme fikri hoşuma gitmiyor.
Yine de yeni bir şey geliyor. Belki de eski.
Bunu henüz bilmiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOL KÖPÜKLÜ
General Fiction[Aşkın Tatları Serisi - 3] Hikayemizi yıllar önce yazmaya başlamıştık, sadece farkında değildik. Aşk bizim için başta tuzlu kahve gibiydi. Ama bazı gerçekler her şeyi değiştirdi. Köpüksüz kahvesini içmeyen biri için kahvenin köpüğü haline geldi...