GİRİŞ

18.9K 1.6K 122
                                    

Ben bu hikayeyi yazan kişi. Biraz tuhaf gelebilir ama girişi doğrudan ben yapmak istedim. Hep karakterlerim mi konuşacak? Biraz da ben anlatacağım. Nasılsa bol bol dinlersiniz Fulya'yla Oğuz'u.

Size birkaç yıl öncesinde gerçekleyen bir olayı anlatacağım şimdi. İyi dinleyin ya da okuyun. Okumak daha mantıklı tabi.

Fulya Çam o sıralarda henüz Ayana'da çalışmaya başlamamış bir çaylaktı. Bunun dışında hayatındaki her şey sizin bildiğiniz gibiydi aslında. Halası, babası ve kız kardeşi ile bilindik hayatını yaşayıp gidiyordu. Tabi okuldan mezun olduğu için, o sırada başka bir lokantada sıradan bir aşçı olarak çalışırken halasının en büyük hayat emelinin merkezindeydi. Fulya'yı evlendirmek!

Bütün hikayelerde evlendirmeyi kafaya koymuş akrabalar oluyor. Ama bu bir klişe değil, bu bir gerçek. Belli bir yaşa gelince herkes sizden evlenmenizi bekler. Fulya'da da olduğu gibi.

Babası olsa tabi ki istemez biricik kızının evden gitmesini ama halasına laf geçmiyordu. Kız mezun olduğu saniyede itibaren listeler tutmaya başlamıştı, Fulya'ya uyan damat adayları diye... Fulya karşı çıksa da, amacının işinde başarılı olup yükselmek olduğunu, evliliğin planlarında olmadığını anlatıp dursa da dinleyen kim? Zaten annesi babasını terk ettiğinden beri bir evliliğin mutlu yürüyebileceğine de inanmıyordu. İki başarısız evlilik yaşamış halasını söylemiyorum bile.

Ama bir gün halası karşısına çıktı "Nadide! Mutlaka bu buluşmaya gideceksin!" diyerek. Sadece fotoğraflarına bakarak ve suç ortağı artık her kimse ondan dinleyerek biriyle buluşma ayarlamıştı ve eğer gitmezse Fulya'ya neler yapacağını saymakla bitiremiyordu.

En sonunda Fulya sırf halasının sesi kesilsin diye bu saçma buluşma planını kabul etti ve hakkında hiçbir şey bilmediği bu adamla buluşma yollarına çıktı.

Tam o sırada benzer bir mücadele ailesini ziyaret için İstanbul'dan gelmiş Oğuz Derman'ın çevresinde de gerçekleşiyordu. Annesi Aylin bu kadar istekli olmasa da Birsen Hanım'ın ısrarı o kadar şiddetliydi ki sessiz kalmayı tercih ediyordu. Hem kız çalışkan, sabırlı, terbiyeli... Birsen Hanım suç ortağı artık her kimse ondan öğrendiklerini sıralıyordu. Bire bir tanımadığı bu kızı övüp duruyordu. En sonunda Birsen Abla'sının dehşet verici ısrarının sonucunda, sırf onun sesi kesilsin diye kabul etti Oğuz buluşmayı.

Ve büyüklerin belirlediği bir yerde buluşma gerçekleşti.

Fulya halası peşinde koşsa da fazla özenmedi kendine. Halasıyla anlaştı, buluşmadan sonra eğer olumlu bir şey olmazsa kesinlikle üzerine gitmeyecekti.

Aynı sıralarda Oğuz da annesi ve Birsen'le aynı konuda sözleşiyordu.

Fulya biraz daha erken vardı buluşmanın ayarlandığı restoranda. Üzerinde beyaz bir bluz ve siyah bir etek vardı, saçlarını serbest bırakmıştı. Bunları bile halasının zoruyla yapmıştı. Ayağını yere vurarak bekledi o halasının öve öve bitiremediği adamı.

Siyah takım elbisesi, keskin bakışları, sert yüzü ile herkese yukarıdan bakarak girdi Oğuz Derman. Daha o an adamla anlaşamayacağını hissetmişti Fulya.

Selamlaştılar birbirlerini görünce. Sakince oturdular. Fulya o kadar da kötü olmayacağını düşünmeye başlamıştı yemeğin ki bu koyu bakışlı adam konuşana kadar sürmüştü.

"Bu saçma durumu sırf başım ağrımasın, diye kabul ettim. Bir süre katlanıp gitmeyi istiyorum sadece. Sizi tanımak ya da gereksiz bir muhabbet içine girmek gibi bir amacım yok. Bunu en baştan söylemek istiyorum. Beni yormayın."

Fulya şaşakalmış bir halde gözlerini kırpıştırdı. İçten içe öfke bulutlarının ortasında kalsa da adamın yukarıdan bakışları, ukalalığı yüzünden belli etmedi.

"Ben de sadece bedava yemek için gelmiştim. Siz ısmarlarsınız, değil mi?"

Karşısındaki kadının bu sakin cevabı karşısında şaşırsa da belli etmedi Oğuz. Genelde insanlar hemen tepki verir, üste çıkmaya çalışırdı.

"Tabi, ben ısmarlıyorum." dedi hafiften gülümseyerek.

Yemek epey sessiz geçse de Fulya içten içe fokurduyordu. Adam ise hiç de umursuyor gibi değildi, sadece yemeğiyle ilgilendi geçen dakikalar boyunca.

Sonra da hafifçe selamlaşarak kalkıp gittiler. Fulya eve vardığında halası bu konuyla ilgili tek kelime daha ederse babasına gideceğini ve sonucunda ne olup olmayacağını umursamayacağını söyleyerek tehdit etti halasını. Çünkü kadının gizli randevularını, internet konuşmalarını biliyordu. Hiç bu konuda tehdit etmezdi ama adama o kadar sinirlenmişti ki bahsi geçmesini dahi istemiyordu.

Çok geçmeden herkes kendi hayatına devam etti. Fulya yeni işinde çalışmaya başladığında ise buluştuğu adamın kardeşinin patron olduğundan habersizdi. Sadece ismini bildiği o adamı zaten bir daha da görmedi.

Oğuz nadiren gitti ailesinin yanına. Zaten ikinci lokantaya ortak olma planı ortaya çıkana kadar da lokantalarıyla hiçbir ilgisi olmadı.

Bu kadar da tesadüf olur mu, diyenleriniz olacaktır elbet. Zaten bu hikayede size fazlasıyla tesadüfi gelecek olaylar okuyacaksınız. Bana kalsa, zaten yaşadığımız hiçbir olay tesadüf değildir, ilahi planlardır ama zaten bu hikayedeki pek çok şey de sandığınız kadar rastlantısal değil.

Girişi ben yaptım, bundan sonra söz kahramanlarımızın...

BOL KÖPÜKLÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin