35. BÖLÜM "Yalnız Değilsin"

10.7K 1.2K 101
                                    

Bu bölümü yazmak gerçekten zordu, yazarken gözlerim doldu ve bu hisleri nasıl doğru aktarabilirim diye çok düşündüm. İkinci kere okumadım bile, direkt paylaşıyorum, çünkü üstünde yapacağım ufacık bir değişiklik bile o an hissettiğim duyguların yoğunluğunu bozar diye korktum. Umarım okuduğunuzda memnun kalırsınız ve bu önemli bölümü hak ettiği şekilde yazabilmişimdir. Fikirleriniz ve görüşleriniz için çok teşekkür ederim. Hepsi benim için çok değerli. Olumsuzlukları daha çok görüyorum ama aslında olumlu şeyler daha fazla, bunu fark etmemi sağladınız. Burada yaşadığım kötü şeyler olsa da sizin yoldaşlığın hepsinin ötesinde.

İyi okumalar. ♥

"İşte geldik."

Sessiz sakin bir sokaktaki eski apartmanın önünde durduğumuzda nefesimi tuttum. Bir an şaşırdığımı hissettim. Beklediğim bu değildi. Boyaları dökülmeye başlamış bina zorlukla ayakta duruyormuş gibi gelmişti. Açık bir camdan rüzgarla birlikte sararmış bir tülün dışarı doğru savrulduğunu gördüm. Şaşkınlığımın nedeni daha zengin bir yere geleceğimi düşünmemdi. Her ne kadar Merve'nin üvey annesine bakmak için okulu bırakması gerektiğinden durumlarının pek iyi olmadığını anlasam da yine de böyle bir ortam beklememiştim. Annem sıkıntıdan rahatlığa kaçmıştır, demiştim kendime.

Ama bu yıkık dökük binaya bakınca ne için terk edildiğimi düşündüm.

Araçta bir süre öylece durdum ve binanın içinde beni neyin beklediğini, oraya giren benle oradan çıkacak benin tamamen farklı olup olmayacağını düşündüm. Saniyeler geçti. Oğuz'un bakışları üzerimde olsa da beni harekete geçmem için zorlamadı, sabırla sessizliğimi dinledi.

"Bundan sonrasını ben halledebilirim," dedim en sonunda başımı Oğuz'a çevirerek. "Sen yeterince şey yaptın. Artık gitmelisin."

Kaşlarını çatarken kabul etmez bakışlarını yerleştirmişti bile yüzüne.

"Bekleyebilirim. Hem yanında biri..."

"Hayır." diyerek kesin bir ses tonu takınarak böldüm cümlesini. "Bundan öncesinde yoktun Oğuz. Bana büyük bir iyilik yaptın ama bu benim tek başıma üstesinden gelmem gereken bir konu. Sana yaslanamam."

Bozulduğunu biliyordum, hatta saklasa bile sinirlendiğini de hissedebiliyordum, siniri bana yönelik olmasa da. İnat edeceğini, direteceğini düşündüm ama yüz ifadem benim de aynı şekilde karşılık vereceğimi açıkça gösteriyor olmalıydı ki kaybettiğini kabullenerek başını yukarı aşağı salladı.

"Peki... Haklısın. Sanırım bu anda yanında olma hakkımı uzun zaman önce kaybettim."

Yutkundum. İçimden yükselen söylediğini reddetme, onu teselli etme istediğini zorlukla bastırdım. Bana güven verdiğini, aslında onu yanımda istediğimi ve evden çıktığımda onu kapıda bulmayı arzuladığımı ona söylemedim. Olması gereken buydu.

"Her şey içim yeniden teşekkür ederim." dedim kapıyı açarken.

"Beni istediğin zaman arayabilirsin." Ben çıkarken söyledi bunları. Arabadan uzaklaşırken "İhtiyacın olduğu her an sana koşarım." dediğini işittim ama yönümü ona dönmeden devam ettim.

Apartmanın merdivenlerinden çıktım, ikinci kattaki dairenin zilini çaldım. Kapının açılmasını beklerken turuncu, siyah renkli bir kedi mırlayarak ayaklarıma dolandı. Bu beni rahatlatmıştı.

Kapının açılma sesini duyduğumda onu ittim ve apartmandan içeri girdim kalbimin gümbürtüsünü kulaklarımda hissederken. Asansör yoktu, bu yüzden merdivenleri ağır adımlarla çıktım. Kaçınılmaz karşılaşmayı ertelemeye çalışan tarafım beni zorluyordu.

BOL KÖPÜKLÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin