2 MEVZUM VAR ÖNCELİKLE...
Birincisi...
Dostlar sizde ne göz varmış...
Ben bunu başka bir şeye yoramıyorum.
Bilgisayarımın klavyesi düzeldi ertesi gün ama bunun mutluluğunu yaşayamadan ev internetim bozuldu. Ne yaptıysam gelmedi. Arıza bildirdim, onarmak için gelen giden yok. Bugün gelen olmazsa iş pazartesiye kalır.
Mobil internetimi bağlayıp bölümü paylaşıyorum ama o da bitmek üzere ve o kadar zor çekiyor ki, evin içinde internet çeken yer aramaktan bir hal oldum...
O yüzden nefesi kuvvetli herkesten dua rica ediyorum. :D Kurşun dökmeyi bilen varsa bana ulaşsın :P
Yorumlara da dönemedim yine, gerçekten kusura bakmayın, 1.5 gb internetimle can çekişiyorum...
İkinci mevzu... Bu ÖNEMLİ olan.
İthaf etmek bana yetersiz geldi.
Burada tanıştığım, uzun zamandır benimle olan ve özellikle bu hikayede bana çok yardımcı olan biri var.
Siyahpostit <= Benim Bol Köpüklü hikayesi için danışmanım. Her bölümde onun da yardımı var. Konu olarak sıkıştım mı, ya bu işi nasıl yapsam, gelecek bölümü nasıl yazsam ya da şu olayı nasıl bağlasam, böyle kafam takıldı mı hemen ona koşuyorum. Uzun uzun anlattığım fikirleri dinliyor, kendi fikirleri ile hikayeye yön vermemde yardımcı oluyor.
Bu hikayeyi okuyan herkesin önünde ona teşekkür ediyorum. ♥
Ve bu açıklamayı buraya kadar okuyan, öylece geçmeyen herkese ayrıca teşekkür ediyorum. ♥
Hikayemi okuduğunuz, yorumladığınız, bana destek olduğunuz için çok teşekkür ediyorum. ♥
*** Multimedya : Deniz Tekin - Benim Aşık Olmam Gerek ***
Halama dergi konusundan bahsetmemiştim. Genelde her şeyi büyütme, gözünde efsaneleştirme huyu vardı, dergide neyin nasıl çıkacağını bilmeden ona bir şey söylemek bana doğru gelmemişti. İyi de yapmıştım, pek iyi bir sonuç almamıştım.
Ama benimle ilgili bir şey olacaktı da halamın haberi olmayacaktı, öyle mi? Mümkün değildi.
Elindeki dergiyi sallıyor, ben Müge'ye kahvaltısını yaptırmaya çalışırken o hayatta başka hiçbir amacı yokmuşçasına hesap soruyordu.
"Sen nasıl halana bunu söylemezsin? Zahide Hanım bana yeğenin dergiye çıkmış, hayırlı olsun, dediğinde öyle kalakaldım!"
"Sen hangi ara duydun ki bunu?" diye sızlandım. Dün geceden bir sorun yoktu, hatta sabah da yoktu.
"Ekmek almaya giderken. Bahçesinde çiçek suluyordu, ben bir selam vereyim, dedim. O da bana dergide çıktığını söyledi! Ne dergisi, diye sordum, düşünebiliyor musun? Ne rezalet!"
"Hala! Ne var öyle sormuşsan?"
"Ne mi var? Aynı evde yaşadığım, emek verdiğim yeğenim benden başarısını gizlemiş. Vay başıma gelen! Eğer böyle yapmasaydın ben güne gittiğimde ne nispet yapardım onlara. Dergi çıkalı kaç gün olmuş, benden başka herkesin haberi var maşallah! Şimdi herkesin gözünde yeğeninin ne yaptığından haberi olmayan, belki de yeğeninin özellikle sakladığı hala oldum! Zahide kim bilir, nasıl yayacak onu? Ah! Ben de keşke bilirmiş gibi yapsaydım ama boş bulundum işte."
Derin derin nefesle alıp verdim.
"Hala, bir soluklan. Nefessiz kalacaksın..." Müge elleriyle alkış tuttu ve kahverengi bakışları ışıl ışıl parlarken bana gülümsedi. Durumun komikliğinin o da farkındaydı, hafifçe burnundan öptüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOL KÖPÜKLÜ
General Fiction[Aşkın Tatları Serisi - 3] Hikayemizi yıllar önce yazmaya başlamıştık, sadece farkında değildik. Aşk bizim için başta tuzlu kahve gibiydi. Ama bazı gerçekler her şeyi değiştirdi. Köpüksüz kahvesini içmeyen biri için kahvenin köpüğü haline geldi...