3. ARA BÖLÜM "Issız Okyanus"

10.7K 1K 23
                                    


22.02.2002

Cuma

Bazen kendimi rotasız bir gemi gibi hissediyorum. İnsanlar da limanlar ve ben sürekli bir limanda duruyor, kendime kalacak bir yer arıyorum. Ama hiçbir liman benim için uygun değil. Hiçbir liman beni istemiyor. Korkunç, ıssız denizlerde savrulup duruyorum.

Ya da ben bir durağım belki de. İnsanlar ara ara duruyor yanımda ama asla kalmıyor. Bırakıp gidiyorlar beni. Kimseye ev olamıyorum.

Eminim şu an bunları okurken gülüyorsundur. Yine saçmaladığımı söyleyeceksin. Hiçbir insanla sonsuza dek birlikte olamayacağımı, bunun imkânsız olduğunu, insanların yapısının böyle olduğunu...

Biliyorum, biliyorum...

Ama çevremdeki insanları gördüğümde onlar başarmış gibi hissediyorum. Birbirine güvenen insanlar var, birbirlerini seven insanlar. Ama ben kimseye güvenemiyorum. Bana bazı nedenlerden acıdıkları için ya da bazı nedenler yüzünden benden korktukları için.

Çok tuhaf değil mi? Kötü bir şey yapmadım ama bazen sanki bütün olanlar benim yüzümdenmiş gibi benden uzak durmaya çalışanlar oluyor. Sanki ben uğursuzmuşum gibi.

Belki de öyleyimdir.

Bazen öyle olduğumu düşünüyorum.

İşte böyle, yalnız dünyalı hayatıma devam ediyorum.

Ah, bir de geçen mektubunda bahsettiğin meseleye cevap vereceğim.

Bazen beni çok uyuz ediyorsun ve kafamı karıştırıyorsun. Ne dediğini anlamak çok zor oluyor ve gerçekten uzaylı olduğunu düşünüyorum.

Babanın seninle zaman geçirmek istemesinden daha doğal ne var? Bunu anlamak çok zor olamaz. İnat etmekten vazgeç ve o maça katıl. Belki bir iki gol atıp onu gururlandırırsın. Ve benden o maçtan kendini kurtarmak için taktikler isteme. Sadece babanla git.

Bu uzaylıya en kesin tavsiyemdir, belki de böylece insanlığa ayak uydurabilirsin.

***

26.02.2002

Salı

Yazacaklarımı gerçekten doğru biliyorsun. Vay be! Şaşırdım.

O zaman yazmama gerek var mı?

Ben de eminim ki şu an epey kızıyorsun.

Tahmin edilebilir olmayı sevmiyorum ve senin yazdıklarına ne yazacağımı iyi tahmin ettiğin için ben de senin beklemediğin türde yazmaya karar verdim.

Evet, ben insanlarla sonsuza kadar birlikte olma mecburiyetimiz olduğunu düşünmüyorum. Sence de diğer insanlar bazen özgürlüğümüzü fazlasıyla kısıtlayan zincirler haline gelmiyor mu?

Sınıfımdayken kendimi tam da böyle hissediyorum da.

Diğer yandan sen bunlara epey takılıyorsun. Ama biraz rahatla, henüz küçüksün, değil mi? Elbette senin de sığınabileceğin güvenli bir liman vardır. Sadece aramaya devam et.

(Bunları yazmak benim için çok utanç verici ama sadece sen istediğin için yazıyorum. Hiç benlik değil.)

Ben bu şekilde seni teselli etmeye çalışıyorum ki bu bana hiç uygun bir davranış değil ama sen ne yapıyorsun? O maça gitmemi söylüyorsun.

Gitmeyi kesinlikle istemiyorum ve bunun için ciddi bir bahaneye ihtiyacım var. Değerli zamanımı orta yaş krizine girmiş amcaların daralmış nefesleri arasında harcamak şu an kâbus gibi geliyor.

Ama dünyalı mektup arkadaşım bana bir tavsiye vermediğine göre kendi başımın çaresine bakacağım.

***

Aslında ara bölüm paylaşmamayı düşünmüştüm ama gerçekten hikayeye farklı bir tat veriyor ve sonra kurguda da güzel ayrıntılar oluşturabiliyorlar. Lütfen uzaylı ve yalnız dünyalıyı sevin, çünkü onların şimdisini okurken geçmişlerinin ne kadar değerli olduğunu böylece görebilirsiniz. ^^

Sevgiler...

(Ve yorumlarınız için teşekkürler. Aslında önceki bölümdekilere tek tek yazacaktım ama İngilizce sınavına hazırlanıyorum, yine çalışıyorum, yine...)


BOL KÖPÜKLÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin