4.Bölüm

179 16 2
                                    

Merhaba canlarım kurguyu ilmek ilmek işlemeye başladım. (Aklıma bir şiir geliyor, tövbe tövbe..)
Karakterler yavaş yavaş yerine oturmaya başlıyor. Düşüncelerinizi lütfen yorumlarda belirtiniz. Bölümün uzunluğu hakkında ne düşünüyorsunuz ?

Bol bol yorum yapın lütfen



Hani derler ya , insan evini bırakınca başka yere alışamaz diye.
Demek ki o konak hiç bir zaman evim olmadı.
evimi geride bıraktım ama  hiç zorlanmadan buraya çok çabuk adapte oldum. Burada dışarı çıkmadığım halde hiç sıkılmıyordum.
Her gün yeni şeyler keşfediyordum.

Geçen iki hafta boyunca evi az çok gezmiştim. Bu kadar çabuk biteceğini düşünmemiştim.
En üst kata çıkmam yasaktı , kilitli odalara girmem de yasaktı.
O odalarda ne olduğunu çok merak ediyordum.
Aysel teyzeden öğrendiğime göre en üst katta baranın odası ve ailesinin odaları varmış. Aileden saygıdan dolayı çok kurcalamak istememiştim ama içimde ukte olarak kaldı.

Baran telefon olayından bir gün sonra Dubai'ye toplantıya gitmişti. Yine başımda akını bırakmıştı.
Akınla çok iyi anlaşmaya başlamıştım. Belki de hiç bulamadığım arkadaşım olmuştu.
Akınla beraber evde yapılacak tüm aktiviteleri yapmıştık.
Kitap okuduk , kart oyunları oynadık. Bazen baranın emriyle babaannemle konuşuyordum. Yani şimdilik hayatım güzel geçiyordu. Tam da istediğim gibi.

Akının evde olmadığı bir zamanda ,  salonda unuttuğu tableti elime geçmişti.

İlk işim Baranı araştırmak oldu. Baranın bu gücünün altında böyle bir şey bekliyordum.
Katar'da ve Irak'ta petrol kuyuları , İstanbul ve Abu dabi'de holdingi vardı. Vay be baran tam bir prensmiş.

Eğitim durumunun zekasından anlamam lazımdı.
Harvard üniversitesi işletme fakültesini bitirmişti.
Anne ve babasını beş yıl önce kaybetmişti. Ölüm nedeni yazmıyordu.
Eylül adında bir kız kardeşi vardı.
Havaalanında çekilmiş fotoğraflarında , baran en içten gülümsemeyle kardeşini kolunun altına koymuş , yanlarında anne ve babası vardı. Çok mutlu bir  aile tablosuydu.

Benim anlamadığım neden kardeşiyle yaşamıyor , kardeşi nerede hiç bir şey yazmıyordu.

Kardeşi Eylül , baran gibi simsiyah saçları buğday tenli çok güzel bir kızdı.
Fiziği mankenlere taş çıkartacak kadar güzeldi.
Benden sadece altı ay büyüktü.

Akın ve Ömerle bir kareleri vardı. Bir yemekte çekilmişti.
Yazan habere göre akın baranla çocukluk arkadaşı , Ömerle ise lise arkadaşıymış.
Sadece bu bilgiler bulunuyordu. Çok eksikti. Koca bir soru işareti.

Akınla film izlemeye karar verdik. Sinema keyfi yapıyorduk.
Salondaki tüm ışıkları kapatmış , mısır kaseleriyle koltuğa yayılmış bir şekilde , yukarı bak filmini  izliyorduk.
Filmin sonuna doğru akının önemli bir işi olduğunu söylemiş ve gitmişti.
Filmi durdurmamı , hemen döneceğini söylemişti.
Hakkını kaybetmişti. Akını bekleyemezdim. Kaldığım yerden devam ettim.
Yirmi dakika sonra kapı açıldığını duydum.

"Akın kusura bakma ama film bitmek üzere iyiki seni beklemedim."dedim gözümü filmden alamıyordum.

Sesini çıkarmadan yanıma oturmuştu. Kafamı çevirince baranı gördüm.
"Baran! " Dedim.

"Rahatsız mı ettim ? " Dedi ve başını koltuğun üzerine koyup tavanı izlemeye başladı.

"Yok rahatsız olmadım da beklemiyordum." Çok yorgun görünüyordu. " Bir şey içmek ister misin ? " Baranın yorgun haline acımıştım.

Bir buçuk haftadır buradaydım , baranı ilk kez böyle görüyordum.
Salonu sadece televizyondan yansıyan ışıklar aydınlatıyordu.

"Yok istemiyorum " başını kaldırdı . Televizyona baktı. " Ne izliyorsun " dedi.

HAYALPERESTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin