34.Bölüm

65 16 2
                                    

İyi okumalar çiçeklerim 🤗🌼🌌

Sevmek sadece tenine dokunmak değildi,  gözlerimin yüzünün her zerresine dokunması bile yeterdi.

Yüzümdeki gülümseme silinmeden telefonumdan  saate baktım saat iki buçuktu zaman çok hızlı geçmişti.
Sözümü tutmalıydım,  yelizi aramak ve aramamak arasında kalsamda.
Sonunda aramaya karar verdim.

Dördüncü çalışta açtı "Baran" bu saatte aradığım için endişelenmişti.

"Yeliz ,  Gül kalbime girmeyi başaramış "

              ***************

Karın ağrım ilk iki gün şiddetli  geçsede, bugün üçüncü gün olduğu için  daha sakin geçiyordu.
Dün yeliz beni aramış durumumu sormuştu,  sesi bir tuhaftı zaten . Hemen ardından Baran aramış halimi hatırımı sormuştu. Barana hemen dönmesini söylemekten  son saniye vazgeçmiştim. Canı ne zaman gelmek istiyorsa o zaman gelsin. Sadece burada canım sıkılıyordu.
Bugün özenle kıyafetlerimi giyip salona indim. Bu iki gün boyunca kahvaltımı odamda yapıyordum.
Ferman ise eve gelince , eylül olanların hepsini anlatmıştı.  Ferman yanıma gelip sağlık durumumu öğrenmeye çalıştı ancak ben tek bir kelime bile etmedim.
Bazen gizlice odama giriyordu ben ise uyumuş takliti yapıyordum bazende uyuyor olsamda duyuyordum. Saçımı okşayıp gereksizce bir şeyler zırvalayıp gidiyordu.
Bugünde kahvaltımı odamda yaptım ve artık yataktan çıktım.
Salona indiğimde  eylülü çok mutlu bir şekilde gördüm.
Koltuğa otururken "Seni mutlu eden şeyi gerçekten çok merak ediyorum "dedim. geldiğimden beri ilk kez mutlu olduğunu görüyordum.

"Seni görmekle tüm mutluluğum kaçtı. Sen yine odana gitsene " evet,  hayırlı olsun eski eylül geri gelmişti.

"Yok ya burada  , senin yanında oturmak bir başka." Gözlerini devirmekten,  gözlerinde bir rahatsızlık oluşacaktı.

"Bugün kimse yok mu ? Aaaa! Seninle kız partisi yapalım mı ? " biliyorum eylülü biraz sinir ediyordum. Çünkü eylülün zehrinin akıtmasının tek yolu buydu , belki neden bana böyle davrandığını öğrenebilirdim.

"Sen  ne kadar yüzsüz bir insanasın ya  , ne yani beni kendi tarafına çekip ağabeyime mi yapışacaksın. "

"Eylül sen şu ağabeyini çok yüksekte görüyorsun galiba , anladık yani ağabeyin var ama biliyor musun ağabeyin hiç ilgimi çekmiyor " kimse yalandan ölmezdi.
Eylülün laflarının altında kalacak değildim.

Zilin sesini duymamla ,  eylül ne söyleyecekse yarım bırakıp biçimsiz bir şekilde gülümsedi.  Biz buna sinsi gülüşü deriz.  Birde sarışınlara yılan veya sinsi derlerdi. Bunu eylülü görmeden kararlaştırmışlardı.

"Ben geldim! " tanımadığım bir kadın salona girdi. Orta yaşlı olmasına rağmen genç görünüyordu muhtemelen yüzünde onlarca estetik vardı. Sarı boyalı saçları,  kocaman mavi gözleriyle güzel bir kadındı.  Fazla süslüydü çok fazla takı takmıştı,  çantası marka olduğu belliydi.
Abartılı makyajı ise bu yaşta ne bu makyaj diyordu.

"Teyzeciğimm , hoşgeldin " şimdi eylülün neden mutlu olduğunu anladım.  Kadın eylülün yanına gelip yanaklarından sulu sulu öptü.

"Güzelim seni çok özledim " birbirlerine olan özlemlerinden beni hala farketmemişlerdi.
Kadın , eylülün hemen dibindeki koltuğa oturduğunda beni memnuniyetiz bir şekilde süzmeye başladı.

"Merhaba, ben gül " dedim , kadının yüzündeki ifadeden aklıma , al birini vur ötekine , sözü geldi.

"Hım öylemi bende Nil , Nil Arşen  " öyle bir konuşuyordu ki memnun oldum demek istemedim.
Hiçte memnun olmamıştım.

HAYALPERESTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin