30.Bölüm

93 8 1
                                    

Şekerlerim Bayramınız mübarek olsun. Bayramda ailece güzel bir gün geçirmenizi , tüm sıkıntılarınızı üç günlüğüne geride bırakmanızı tavsiye ederim.💞💞💞

Ha birde genç kızlara sesleniyorum , kesinlikle Kalabalık ortamlardan uzak durun , virüs için değil o misafir bulaşıklarını bitirene kadar bayram bitiyor. Size küçük bir tavsiye. 😂😂😂😅🤗🤗



İyi okumalar canlarım ...


Sabah uyandığımda evin sessizliği dikkatimi çekmişti , oysa dün salon bağırışlarla inliyordu. Dün fermanın gitmesiyle odama çekilip baranla uyumuştuk. Sabah uyandığımda evde kimse yoktu. Yataktan çıkmak istemesemde omuzumda oluşan sızlama artmadan ilaç almam gerekmişti.
Evdeki bu sessizliğe sevinmem gerekiyordu. kahvaltıdan sonra hazırlanıp evden çıktım. Bahçeye adım atar atmaz tuna yanımda bitti.
"Gül hanım , buyrun " dedi önünü iliklerken.
"Sahile gideceğim "insan arasına karışıp kafamı dağıtmam gerekiyordu.
"Baran beye haber verip geliyorum hemen " dedi ve yanımdan uzaklaştı.
Baran bey telefonuna gelen mesajları dikkate alsaydı eğer haberi olurdu.
Bakalım tunaya cevap verecek miydi. ?
Yaklaşık iki dakikanın sonuda tuna dibimde bitmişti.
"Buyrun efendim gideceğiniz yere bırakayım " dedi ve hazırda bekleyen aracı gösterdi.
tunaya cevap verecek vakti vardı demek , arabaya bindim.
Hangi sahile gitmeliydim hiçbir fikrim yoktu. Tunaya tavsiye ettiği bir sahile gitmemizi söylemiştim.
Tamı tamına bir hafta geçmişti ,  artık saldırmak yerine durgunlaşmıştım.
Cevap vermem gerekenlere kısa cevaplar veriyor , suskunluğuma tekrardan dönüyordum.
Düşünmekten yorulsamda yapmadan duramıyordum. Öyle bir halledeydim ki eski gül nasıldı unuttum.
Aramızda sadece biri mutluydu,  geri kalanlar ise mutsuzdu.
Babaanneme iyi olduğumun yalanını söylüyordum içi rahatlıyordu ve artık eşi yanında olduğu için daha da mutluydu. Yalanlar üzerine kurulmuş bir mutluluktu.

Dedem yüzündeki morlukları açıklayamadığı için ,  babaanneme yalan söyleyip trafik kazası yaptığını söylemişti.  Babaannem başta üzülsede sonradan şükür duaları etmeye başlamıştı.
Aramızdaki şanslı kişi babaannemdi.
Baranın derdi ise  bir iki kelimeyle anlatılamazdı ama en önemlisi ise eylül ve leventti.
Eylül arayınca sürekli bahçeye çıkıp yalnız konuşuyordu ,  bu aramalar bazen çok uzun sürüyordu. Baran her ne kadar bana yansıtmak istemesede ben her şeyi görüyordum.
Levent ise akın konuşunca duydum,  levent bu aralar sessizleştiğini söylüyordu. Akın bu sessizliği kurcalamak istemesede ,   baran ise  bu sessizliğin kaynağını bulmak istiyordu.
Akın dertsiz gibi görünsede baranla aynı dertleri paylaştıklarını biliyordum. Bizim beceremediğimiz kardeşliğin hakkını veriyorlardı.
Aslında en büyük dert bendim.
Bir an önce iyileşip buradan gitmek istiyordum.
Denizin karşındaki banka oturdum insanlar önümden geçip gidiyorlardı . Biraz insanları izledim birazda denizi.
Bugün havanın güneşli olmasını fırsata çevirenler sahile akın etmişti.

Tanımadığım insanları izlerken , tanımakta istemiyordum , ne yapacağımı düşünüyordum. Fermana en büyük cezayı nasıl verebilirdim hatasını iliklerine kadar hissetmesini istiyordum.
İki seçeneğim onlarca seçeneğin arasından süzüp , finale bırakmıştım.
Birincisi kendisini açıklamasına izin vermeden buradan ayrılmak veya hatalarını sürekli yüzüne vurmak. İkincisi ise o yokmuş , hiç olmamış gibi davranmak. Şuan yüzdelik dilim olarak ikincisi ön plandaydı.
Onu delirtecek , kahredecek en güzel ceza  , ikincisiydi.

Birinci seçeneği uygularsam eğer içimi boşaltıp sonra yumuşayacağımı sanma ihtimalleri bu seçeneği elemye yardım etmişti .

Güneşin sıcaklığı başıma vururken ,  saatlerdir oturduğum banktan kalktım.  hemen eve dönmek istemiyordum  , bu yüzden de tunaya öğle yemeği teklif etmiştim. Tuna başta kabul etmemişti ,  daha sonra sinirlenip restoranta giderken baranı aramıştım. Çağrımı yanıtlayınca  " Baran şu adamına söyle ,  benimle öğlen yemeği yesin " dedim konuşmasına izin vermeden. Düz bir ses tonuyla"  hoparlörü aç " açtım

HAYALPERESTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin