Merhaba kitabıma şans verdiğiniz için teşekkür ederim.
Yeni bölüm her cuma gelecek ve bölümler daha uzun olacak.Hayatın acımasız olduğunu küçük yaşta öğrenmek , hayatın acımasız olduğunun ispatıdır.
İlk deneyimini genç yaşta öğrenirler , ancak ben küçük bir kız çocuğu iken öğrendim.
Daha hayatı ögrenmemişken , acımasız olduğunu öğrenmek küçük kızın omuzlarına inen en büyük yüktü.Anne ve babama kavuşmak için on dakika kalmıştı. Sessizce yatağımdan çıkıp hazırlanmaya başladım.
Siyah pantolon ve siyah sweatimi giyindim.
Son olarak hırkamı da giyindikten sonra , artık hazırdım.
Son defa saatime baktım , saat üç buçuktu artık gidebilirdim.
Odamdan çıkmadan önce silahı yatağımın altındaki gizli bölmeden çıkarıp belime koydum. Çıplak belime değen buz gibi metalle ürperdim.Sessizce konaktan çıkıp kapıdaki korumalar görünmeden evden kaçmıştım.
Buna kaçmakta denilmezdi , bir saate tekrar dönecektim.Bu saate dışarı çıkmayı çok seviyordum , dünyanın sakin olması hoşuma gidiyordu. Sadece yeni uyanan kuşlar ve ben vardım.
Dünya'da sessizlik hakimdi.Kimseye görünmeden kabristana varmıştım. Kabristanın kapısından girince dünyanın durmasını isterdim.
Yavaş adımlarla anne ve babama yaklaştım.
Ölümlerinden yıllar geçsede isimlerini duyduğumda kalbim titriyordu.
Siyah sweatimin şapkasıyla saçlarımı örttüm.
Annem ve babamın mezarları birleşikti.
Her zaman ki gibi yerimi aldım.Anne ve babamın arasına uzandım. Sanki yatakta aralarına girmiş , o eski kız çocuğu gibi hissediyordum.
Yönümü anneme çevirdim."Anne ben geldim , bugün beni bıraktığın gün . Bugün bir kez daha kendimden nefret etme günü. On bir eylül .
Özür dilerim çok sık gelemiyorum.
Anne bu yıl mezun oldum , bunu ilk duyan sensin. Diplomamı bile kimse görmedi. Saklıyorum.
Anne gittiğin yer güzel mi ? Beni görebiliyor musun ?
İnşallah görmüyorsundur.
Sana anlatmanın bir önemi kalmazdı."son kez annemin mezarına baktım.
"Anne , özür dilerim sana sırtımı dönmek zorundayım. Babamla konuşacaklarım var." Babama döndüm."Baba , sizleri çok özledim. Babaannem seni çok özlüyor , bana söylemiyor ama biliyorum. Baba bana kızma yine tek geldim.
Ama korkma yanımda silahta getirdim. Dedem benim üzülmemi istemediği için on bir eylülde dışarı çıkmamı istemiyor.
Sırf beni düşündüğünden yapıyor.Dedem bazen gözlerime bakamıyor , gözlerimi senden aldığım için oğlunu özlüyor. Baba belimdeki silah için dedeme kızma o zaten seni çok özlüyor. Dedemden gizli kullanıyorum. Sana bir sır vereyim mi ? dedem fermandan çok seni seviyor , ferman sürekli dedemle kavga ediyorlar. Eğer sen olsaydın kulağını çekerdin. Bende dalga geçerdim. Baba ferman gitti , sürekli dua ediyorum.
İnşallah babamla annemin yanında değildir. Eğer yanınızda ise fermana , beni bıraktığı için küstüğümü de söyle." Toprağın kokusunu içime çektim. Gündüz olmak üzereydi, konaktakiler uyanmadan gitmem lazım."Baba , anne çiçeğiniz çok mutlu , sizleri çok seviyorum. Benim gitmem lazım." Yerimden kalktım. Son kez topraklarına bakıp Fatiha okudum.
Mezarın çevresindeki karagülleri sulamak istesemde sulayamıyordum. Buraya geldiğimi anlarlardı.
Son kez anneme ve babama bakıp kabristandan çıktım.
Saat dörtü kırk yedi geçiyordu. Zaman çok hızlı geçiyor.Zaman geçmesini istemediğin yerde su gibi geçer , geçmesini istediğiniz yerde durur.
Zamandan ne istersen seninle zıtlaşır , tam tersini yapar. Bu demek oluyor ki zaman çok inatçı.Hızlı bir şekilde yürüyordum aynı zamanda siyah sweatimi ve pantolonumu temizliyordum. Toprak olmuşlardı.
Şapkamı indirmeden koşar adımlarla kimse beni tanımadan konağa varmak istiyordum.
Saat dörtü elli bir geçiyordu , bu saatte şehrin çok kalabalık olduğunu farkettim.
Daha çok telaşa kapıldım. Bu saatte bu kadar siyah gizemli araçlar beni korkutmaya başladı.
Hemen konağa gidip yatağıma girmek istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALPEREST
Teen FictionBir adam kardeşi için hayatından vazgeçer , bir kadın hayallerine ulaşmak için sevdiklerinden vazgeçer. Adam ayağındaki prangalardan kurtarmak için kadını tehlikeye atarsa ve kadın bunu hayallerine ulaşma yolunda ilk adım sayarsa , kendilerini bamba...