55- "Beni bırakma."

20.7K 998 271
                                    

Merhaba! Oy çok düştü ya *yana bakıp somurtan yüz ifadesi* Yükseltir miyiz? 893K için 893K kere sulu sulu öpüyorum. Yorum rekorumuzu da kırsak fena olmaz hani :D

Medyada Durukan ve Aylin temsili. Ayrıca öldüğüm bir şarkı. Dediğim yerde şarkıyla okuyun, tadından yenmiyor.

İyi okumalar.

--

Bilincim yavaşça açılmaya başlamıştı. Eh, sonunda gözlerim de açılmıştı. Neredeydim ben? Burası karanlığımsı bir odaydı. Bir... Evdeydim galiba. Tamam, hep kaçırılmak istemişimdir ama kaçırıldım mı? Onu bile bilmiyordum. Cidden... Neredeydim?

Yerimde kıpırdandım. Hareket edemiyordum. Ellerim ve ayaklarım... Bağlanmışlardı! Bir yatağın üzerindeydim.

Yutkunarak çevremi inceledim. Burası benim odam değildi, Durukanın odası değildi. Keremin ya da Güneşin odası hiç değildi. Geriye tek bir ihtimal kalıyordu... Hey! Berke beni kaçırmış olamazdı değil mi? Yoksa olabilir miydi? Yok canım, neden kaçırsın?

"Kimse var mı?"

Yürüyemediğim ve bir şeylere dokunamadığım için anca bağırmıştım. Ah, ne gelen vardı ne giden... "Hey! Kimse var mı dedim!" Kapı gıcırdayınca şaşkınlıkla oraya döndüm.

Hayır, hayır. Buna inanamıyordum.

Gelen Sahra mıydı şimdi!?

"Sonunda uyandın uyuyan güzel..." Aklıma hastanede söyledikleri gelmişti. "Tekrar görüşeceğiz" demişti, bundan mı bahsediyordu?

"Ne işim var burada benim! Neden buradayım?" O kıvrımlı kalçasını kıvıra kıvıra yanımdaki sandalyeye oturdu. Cidden elim kolum bağlı olmasa, ağzına çakardım iki tane. Bu kadar... Sürtük olmayı nasıl beceriyordu?

"Sakin ol tatlım... Önce konuşalım biraz." Dişlerimi gıcırdattım, "Benim konuşacak bir şeyim yok! Neden getirdin buraya, he? Kaç gündür böyleyim ben?" Mavimsi gözlerini mavi gözlerime dikti, "Kocaman vücudunu buraya nasıl getireyim tek başıma? Superman falan mıyım ben?"

"Berke de mi yardım etti?"

Eğilip saçlarıma dokundu, "Bravo, akıllı kızmışsın Berkenin dediği gibi."

Başımı yana ittim, "Dokunma bana o pis ellerinle! Neye dokunduğun bile belli değil!" Başka zaman olsa 'thug life' diye bağırırdım ama şu an ciddinin de ciddisi bir ortamdaydım. O yüzden olmazdı.

Göz devirdi Sahra, "Bana 'fahişe' demeyi ne zaman keseceksin? Biraz yaratıcı olsana ya... Her karşılaştığımızda bana oynuyorsun." Ters ters baktım Sahraya. O benim askerlik arkadaşım falan değildi!

"Sen de saçma saçma konuşmayı keser misin? Şimdi soruma cevap ver! Neden buradayım ben? Neden?"

"Şu an hangimiz üstün durumdayız tartışmayalım istersen Aylincim. Yoksa ağzını bantlamam gerekecek." Ofladım, "Şu an hangimiz daha akıllıyız tartışmayalım istersen Sahracım. Yoksa olmayan beynine tükürmem gerekecek."

Gözlerini kırpıştırdı, "Gerçekten o kadar... O kadar çocuksun ki. Fazla fazla masum. Olmayan beyne tükürmek nedir ya? Üçüncü sınıf gibisin. Masumluğuna yazık olacak."

Söylediği sözlerle tüm kan yüzümden çekilmişti sanki. Laf sokmasına değil de, 'masumluğuna yazık olacak' demesine takılmıştım, "Ne demek istiyorsun?"

O an tekrar kapı gıcırdadı, bu sefer gelen Berkeydi. "Oo, sonunda uyanmış mı uyuyan güzel?" Yüzümü buruşturdum, gelen geçen bu cümleyi mi söyleyecekti? En önemlisi... Eve gitmek istiyordum ben. Sımsıcak yatağıma uzanmak, ayıcığımla sohbet etmek. Depresyona girmek. Ve daha fazlası...

Sapık!.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin