Saate baktığımda 20.00 olduğunu görmüştüm. Ah, tabii ki evde katliam vardı. Oflayarak Güneş ve Durukan'a döndüm. Evimizin önündeydik, "Hadi artık siz de gidin, geç oldu.""Aslında ben bahçenizde kamp yapmayı düşünüyordum," dedi Güneş göz devirerek. Ona dil çıkardım ve bizi dikizleyen Durukan'ı umursamadan kapıyı çaldım. Açan annemdi.
"Anne bak nutuk çekeceğini biliyorum ama valla ben istemedim anne. Hatta dedim, dedim bizimkilere "hadi eve dönelim geç olur, ailem beni merak eder" dedim. Dinletemedim anne. Kötü yollara düşürdüler beni anne. Anne affet terlik-"
"Ne saçmalıyorsun kızım sen?"
Ne?
Hayretle anneme baktım. Bizi izleyen Durukan'a ve Güneş'e bakıp gülümsüyordu, "Hadi yavrum, içeri girin. Sıcak sıcak yemekler yaptım."
"Yuh! Kızmadın mı anne?"
"Yuh deme kız," dedi yalandan bana kızarak. Resmen kızmamıştı yahu! Eh, bana hava hoş. Gerisini erkekler ve siyah saçlı mahlukatlar düşünsün. İsim vermek istemem ama baş harfi Durukan ve Güneş. Ne diyorum ben? Sanırım bindiğimiz o saçmasapan aletler yüzünden beynimi orada düşürdüm.
"Yok Nesibe teyze, ben gideyim. Geç oldu ya, annem kızar." dedi Güneş kibar olmaya çalışarak.
"Annenle konuştum ben. İzin verdi yavrucum."
İyi de annem neden ikisini de yemeğe davet ediyordu? Bu işin içinden tarhana kokusu seziyorum ama olsundu.
"Şey... Ödevler-"
"Ah canım arkadaşım. Ödev yok ya bugün hani, gel bence uzatma." Güneş bana bakınca bakışlarımdan ne demek istediğimi anlamıştı. İma ettiğim bakışlar, "Gel yoksa tarhanada boğacağım seni" bakışlarıydı. Bu bakışlar, "Kan kokusu alıyorum" du. Ve Güneş kabul etti.
"İyi madem..."
"Durukan, sen yavrucum?"
"Benim için sorun yok," dedi ve Durukan "size aşığım efendim" gülüşünü bahşetti anneme.
Annem de tabi terbiyeli çocuk gördü diye gülümsedi. Ben neyim anne, üvey evlat mıyım anne? Aslında bugünlerde öyle olduğumu düşünmeye başlamıştım.
"E o zaman içeri girelim. Aylin sen misafirlerimizi içeri buyur et yavrum."
"Anne bunların neresi misafir? Şu tiplere bak allase-"
"Aylin!"
Annem bana pis pis bakmaya başlayınca oflayarak "Tamam," dedim. Ve o içeri girince, kapımıza girmeye çalışan Güneş'i gördüm. Geri çekildim, "Buyur buyur Güneş hazretleri, kolonya ve çikolata speşyöllerimiz bulunmamaktadır. Bok yiyiniz. Sevgiler, saygılar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sapık!.
HumorBizim hikayemizin olağanüstü bir güzelliği yoktu. Olağanüstü kişiler, olağanüstü olaylar... Hiçbiri. Ama bizim hikayemizdi ya... Bu en güzeliydi. Bu, o gülünce kalbimin deli gibi çırpınışının, ne kadar kırılırsak kırılalım dönüşümüzün hikayesiydi. B...