"Aylin, bu Kerem. Kerem bu da Aylin."
"Merhaba."
"Merhaba çok muhterem hanımefendi hazretleri. Ben Kerem, akranlarım bana suyu çabuk emen de derler. Soyadın Ay'dı, değil mi?"
"Şey, evet?"
"Güneş'in Ay'ı senmişsin demek. Hahhahahaha."
Kerem kendi yaptığı espriye gülerken geriye kalan üçlü yüzünü buruşturmuştu. Hatta Güneş neredeyse Kerem'in suratına kusacak gibi görünüyordu.
"Eee her neyse. Güneş, bu Kerem. Kerem bu da Güneş."
"Biliyorum, uçakta tanıştım kendisiyle."
"Tanışmaz olaydık." Güneş'in dudak altından söylediği şeyle gülmemi zor engelledim.
Havalimanına yeni gelmiştik. Kerem'in havalimanının ortasında attığı parakendeler sayesinde hemen bulmuştuk ikisini. Esmer biriydi Kerem, kara gözleri, hafif çamuk çenesi, yeni yeni çıkan sakalı ve eğlenceli kişiliği olan biriydi. Lakin esprileri için pek eğlenceli demeyeceğim, arada ayıp olmasın diye gülsem de tanışalı üç dakika olsa bile katlanamıyordum.Güneş'in ise simsiyah saçları, bembeyaz bir teni vardı. Çok güzeldi. Kerem de yakışıklı. Güneş Kerem'e nefret eder gibi bakmasa olabilirler diyeceğim ama işte... Neler düşünüyorum ben?
"Oğlum gelir gelmez kendinden soğutma kızları. Kepaze seni."
"Ne soğutması oğlum, olmadı vücuduma klima taktırır gezerim bir daha soğumazlar. Dimi Güneş?"
"Hıı."
Galiba bu da Kerem'in flört etme şekliydi. Allah'ım sen koru.
"Neyse, siz açsınızdır. Hadi gidelim de bir şeyler yiyelim."
İkisi bu fikrimi onaylayınca kafeye doğru yürümeye başladık. Güneş'le öyle bir sarılmıştık ki her yerim ağrıyordu. Birlikte yere uçmuştuk boru mu? Ah be, hele bir eve gidelim sabaha kadar konuşurduk.
"Eee nasılsın Aylin? Durukan senden çok bahsetti."
"Yaa, ne dedi?"
"Saçlarının platin olduğunu ve çok aptal bir kız olduğunu söyledi."
Durukan kahkaha atmaya başladı. Ben ise yolun ortasında kalakaldım. "Ne?"
"Valla."
Sinirle Durukan'ın kolunu cimcikledim. "Haddini bil Durukan Çarpan. Yoksa sana çarpan ben olurum."
"Amin güzelim."
Dil çıkardım ve yola devam ettik. Güneş geldiğinden beri somurtup duruyordu. Canımı sıkmaya başlamıştı. "Somurtma artık, bir de sana çarpacağım Güneş."
Sessizce sokuldu yamacıma. "Kanka ne yapayım ya. Çocuk tüm enerjimi aldı götürdü. Bana diyor ki tüm ülkeyi nasıl ısıtıyorsun pille mi, paneli nerene bağlıyorlar yok bilmem ne. Ağlayacağım artık Bakırköy'e mi gitsem acaba ben ya? Mal bu çocuk."
"Kızım saçmalama, mal deme lazım olur."
"Neye lazım olacak kızım ben bunu yapsam yapsam cam silme bezi yaparım da öyle lazım olur."
Kahkaha atınca o da bana katıldı. Bu kız malın tekiydi. İki mal birbirini bulurdu işte. Kafama koydum ben, bunların arasını yapacağım.
"Ya bu Aylin herkese çarpıp duruyor. Elektrik misin sen? Ahahhahaha."
Kerem'e komik miydi bakışımı attım. Sonrasındaysa kafeye gelmiştik. Bir yer seçip oturmuştuk hemen. O an gözlerimi Durukan ve Kerem arasında gezdirdim. Kerem buralara kadar geliyorsa çok iyi arkadaş olmalıydılar. Ama duyduğuma göre Kerem'in ailesi zaten burada kalıyordu; ancak ileride İstanbul'a taşınacaklardı. Bilmiyorum, her şey çok karışıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sapık!.
HumorBizim hikayemizin olağanüstü bir güzelliği yoktu. Olağanüstü kişiler, olağanüstü olaylar... Hiçbiri. Ama bizim hikayemizdi ya... Bu en güzeliydi. Bu, o gülünce kalbimin deli gibi çırpınışının, ne kadar kırılırsak kırılalım dönüşümüzün hikayesiydi. B...