Size finale 1-2 bölüm kaldığını, hatta bir dahaki bölümün final olabileceğini söylemiş miydim? Üzgünüm :( Medyada temsili Aylin ve Durukan. Şarkıyı ekleyemedim. İstediğiniz şarkıyla okuyabilirsiniz. İlla bir şarkı gerekiyorsa da, Teoman- Seninim Son Kez dinleyebilirsiniz.
Facebook gurubumuzu bazı özel sebeplerden dolayı kapatabilirim. Ha bir de bölüm kötüyse kusura bakmayın. Bu haftam iğrenç geçmişti de... Ruhen çöküntüdeydim. Ay bana Facebook'tan, wattyden mesaj atın da, konuşalım. Çekinmeyin yani. Facebook gurubunda da ses seda yok zaten.
Sondaki açıklamayı unutmayın sapıklarım. İyi okumalar ^^
--
Durukan'dan
"O iyi, değil mi hemşire hanım?"
"Şu an net bir şey söyleyemeyiz beyefendi."
Bir şey söyleyemezmiş! Gerizekalılar! "Ne demek söyleyemeyiz! Doktor musunuz siz, hemşire misiniz!? Ne biçim hastane lan burası! Nereden aldın sen diplomanı!"
"Durukan tamam, gel otur şuraya."
"Ne oturması lan! Oturmuyorum! Sevdiğim kız orada ne durumda bilmiyorum, oturacakmışım! Hastanenizi sikeyim sizin, size o diplomayı verenin..."
"Nesibe teyzeler buraya doğru geliyor!"
Güneş'in söylediği sözlerle sinirle, susmak zorunda kalmıştım. O kız şimdi orada yaşıyor muydu, ölmüş müydü, sağ mıydı? Ne diyordum lan ben? Aylin ölmeyecekti.
"Geldiniz mi kafeteryadan?"
Nesibe teyze, bana ters ters baktı. Kocasının da ondan eksik kalır yanı yoktu. Tabi, onlar hiçbir şey bilmiyorlardı. "Biri bize her şeyi anlatsın! Kimdi o Berke denen herif? Kızımı neden kaçırdı? Ve en önemlisi.... Kızımla aranızda ne var?"
Nesibe teyzenin söylediği sözlerle dona kalmıştım. Gerçekten, ne bekliyordum ki? Biz orada kucak kucağayken bir şey anlamamasını mı?
"Anlatacak bir şey yok ki..." diye mırıldandım. Ne diyebilirdim ki? Aylinle durumumuzu anlatırsam...her şey bitebilirdi. Sınava şurada 10 günden az bir süre kalmıştı ama ailesi o kadar tutumluydu ki. Hemen taşınabilirlerdi. Bu durumda, annesinin başta bizi neden birleştirmeye çalıştığını anlamıyordum... Belki de sadece iyi anlaşmamızı istiyordu o günlerde.
"Ne demek yok! Yalan söylediğini anlamıyor muyuz?!" Tamam, babası gerçekten sinirlenmişti. Ne diyecektim şimdi ben?
Yardım dilenircesine Kereme ve Güneşe baktım, onlarda da tık yoktu. En sonunda Kerem, gözleri parlaya parlaya konuştu, "Ya önemli bir şey yok, gerçekten yok. Berke kim biz de bilmiyoruz. Galiba fidye için mi ne kaçırmış. Bulunursa sorgulanır zaten ya. Bence hiç kurcalamayalım."
"Evet, evet. Kerem haklı. Aylinle de aramızda bir şey yok zaten."
Nesibe teyze, ters ters bakmayı sürdürdü, "O zaman neden sarmaş dolaştınız?" Göz devirdim bu sefer, "Bakın Nesie teyzeciğim. Cidden doğruyu söylüyorum. Aramızda hiçbir şey geçmedi. Hiçbir şey! Akın amca size de söylüyorum.. Bana inanmıyorsanız Aylin uyanınca ona sorun."
Söylediğim cümleyle Nesibe teyzenin gözleri doldu. Ama Aylin uyanacaktı. Mavi gözleri yine tas gibi açılacak, yenide hararetli hararetli bir şeyler anlatacak, hep saçma espriler yapacaktı. Bırakmazdı o öküzücüğünü.
Herkes sus pus olunca, duvar dibine çöküp başımı ellerimin arasına aldım. Görüntüsü... Aklıma geldikçe çıldırıyordum. Hayır, hayır! Bu onu son görüşüm olmayacaktı, o kadar. "Durukan abi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sapık!.
HumorBizim hikayemizin olağanüstü bir güzelliği yoktu. Olağanüstü kişiler, olağanüstü olaylar... Hiçbiri. Ama bizim hikayemizdi ya... Bu en güzeliydi. Bu, o gülünce kalbimin deli gibi çırpınışının, ne kadar kırılırsak kırılalım dönüşümüzün hikayesiydi. B...