Merhaba Sapıkatörlerim! Facebook grubumuza katılmayı unutmayın da, hatırlatayım. Uzun bir bölüm oldu, artık bir şeylerin değişmesi gerekiyor. Ne dediğimi anlayacaksınız.
Medyada Aylin temsili. Bir de çok sevdiğim bir şarkı. Şarkıyı bölümün sonlarına doğru atmanızı tavsiye ederim. Aylinden olan son bölümden. Ya da bittikçe baştan başlatın ha!
Paragraf aralarını, uzun yorumları ve voteleri unutmayalım lütfen.
İyi okumalar!
--
Tok sesi kulaklarıma dolunca, acıyla yutkundum. Onun Sahrayla birlikte okula döndüğünü biliyordum ama sesini hiç duyamamıştım. Berke... Eski sevgilim. Hayallerimi çalan çocuk. Berke. Bana pembe bir dünya verip, ebeleyip kaçan kişi. Bir sürtük için, aldatan kişi.
Sarıya çalan saçları darmadağınıktı, dudaklarında alaycıl bir gülüş, gözleri ateş gibi. Yanağının yanında duran ufacıcık gamzesi. Açık teni. Olmayan kasları, ama etkileyiciliği... Üzerindeki sallanan kemeri. O Berkeydi.
Elim tekrar kapıya gitti, benden ne istiyordu?
Ama onunla aynı ortamda kalmayacaktım. Kapı koluna bastırmadan önce tekrar konuştu, "Nereye gidiyorsun? Daha yeni geldin."
Kendimden iğrendim, ondan iğrendim. Zamanında onun gibi birini nasıl sevebilmiştim? Bunu nasıl yapabilmiştim kendime? Ani cesaretimle döndüm önüme. Ve ona, Berkeye baktım. Tam gözlerinin içine baktım, "Ne istiyorsun?"
"Hemen mi söyleyeceğim sanıyorsun? Önce sohbet edelim."
"Ne istiyorsun dedim sana!" Farkında olmadan sesimi yükseltmiştim, kapının hemen önünde duruyordum. Her an gidebilirdim. Bu cesareti nereden bulabiliyordu?
Ellerini göğsünde birleştirdi ve iki adım attı bana doğru, nefret dolu gözlerim şimdi daha güçlü bakıyorlardı. "Sakin ol, güzelim. Görüşmeyeli amma sert olmuşsun sen. Ee, Durukan'la nasıl gidiyor?"
Nasıl.. Nasıl bu kadar ukala olabiliyordu? Bunu nasıl beceriyordu?
"Bu seni ilgilendirmez. Söyleyeceklerin bittiyse gidiyorum?"
Kolunu öne doğru attı, "Hayır, hayır. Daha bitmedi."
"Bana el kol yapma lanet olası!" Üst dudağı hafifçe kıvrıldı, bu onu daha adi göstermişti, "Ellerimi başka şeylerde kullanmamı mı isterdin?"
Berke böyle biri değildi. Her erkeğin Durukan gibi olmadığını bir kez daha kanıtlamıştı bana.
"Seni bilmem de, aslında ben ellerimi başka şeylerde kullanmak isterdim. Mesela yüzüne yumruğu çakmak gibi."
Bir adım daha yaklaştı, neredeyse dibimdeydi şimdi, "Vav... Sert kızı mı oynuyorsun? Görüşmeyeli daha bir güzel olmuşsun." O kadar sinirlenmiştim ki tüküre tüküre bağırdım, "Pis ellerini sürme bana! Siktir git!"
"Hadi ama, güzelim."
Bacağımla tekme atacaktım, ancak onun refleksleri daha hızlıydı. Boşta kalan elimle dizimi tuttu. Ne yapmaya çalışıyordu bu herif!?
"Ne yapıyorsun!?"
"Yarım kalan işimi bitireceğim."
Nasıl bir cümleydi bu şimdi? Ben onunla hiç birlikte olmamıştım, hiç öpüşmemiştim, hiç saçlarıyla oynamamıştım. Daha çok zaman bulamamıştım. Kuru iftiradan başka bir şey değildi söyledikleri.
"Salak mısın be!?" Tekrar bir sırıtış geçti dudaklarından, ş... şuan bacaklarımı mı okşuyordu?
Durukan geldi aklıma birdenbire. Bizi böyle görse yanlış anlamaz mıydı? Gözleri kırık kırık bakmaz mıydı? Şuan burada zorla tutuluyordum ama içim suçluluk duygusuyla kaplanmıştı. Buna bir son vermeli ve kollarımı bir an önce Durukana sarmalıydım. Berkenin bunu bozmasına izin vermeyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sapık!.
HumorBizim hikayemizin olağanüstü bir güzelliği yoktu. Olağanüstü kişiler, olağanüstü olaylar... Hiçbiri. Ama bizim hikayemizdi ya... Bu en güzeliydi. Bu, o gülünce kalbimin deli gibi çırpınışının, ne kadar kırılırsak kırılalım dönüşümüzün hikayesiydi. B...