🪄 13. Bölüm 🪄

388 20 7
                                    

İnterneti olmayan Cadı ve Büyücüler, isterseniz hikayeyi okuma listenize ekleyip çevrimdışı listenize koyabilirsiniz. Bu sayede internetiniz olmadan okuyabilirsiniz ve reklamsız oluyor :)

—————————————————————

Odaya sanki sessizlik büyüsü yapılmıştı hiçbir ses gelmiyordu. Draco ile odalarımıza doğru yürüdük ama ikimizde sessizdik çünkü az önce konuşulanlarla doluydu kafamız. Odamın önüne geldiğimde Draco da kendi odasının kapısını açtı. Odaya baktığım zaman merak uyandırıcı olduğunu gördüm ve bakabilmek için izin istedim.

"Odana bakabilir miyim?" dediğimde kabul edip beni içeriye aldı. Odası o kadar güzeldi ki aynısını kendi odama da yaptırmak istedim. Gri, siyah ağırlıklı odaya baktım. Duvarları gri boyalarla boyanmış, siyah büyük bir yatak ve Quidditch malzemeleri ile dolu bir kısım. Her biri imzalıydı ve çok güzellerdi. Gözüm altın snitch'e takıldı. Kutusunun içinde parıl parıl parlıyordu. İşte benim de okul başlayınca Quidditch maçlarında sorumlu olduğum top. Onu kutusundan çıkarıp elime aldım ve Quidditch'in muhteşem bir spor olduğunu tekrar onayladım. Draco ise yanıma gelip snitch'e dokunup sözleri söyledi.

"Tüm benliğimle Elena'ya aitim." dediği şeyle ona baktım. Snitch'e neden böyle bir görev vermişti ki sonuçta bu onun koleksiyonunun bir parçasıydı ve önemliydi. Kafamı kaldırıp Draco'ya baktım o ise bana gülümsüyordu. Kafamı kaşıyarak konuştum.

"Koleksiyonunun önemli bir parçasını bana mı veriyorsun? Draco ben kabul edemem bu- bu senin sevdiğin bir koleksiyon parçası." Dediğimde arkasını dönüp ellerini yanlarında açıp 'Ben bilemem altın snitch artık kendi sahibine kendi açabilir.' dedi ve yatağına oturdu. Ben ise altın snitch'e inceliyordum. Snitch'in kanat açılış kısmının üzerinde küçük harflerle D.M yazıyordu. Onun için önemli bir koleksiyon olduğunu ona söyledim ama yine de bana hediye olarak vermeyi düşündü. Bu altın snitch ile bolca antrenman yapabilirdim.

Draco'nun çalışma masasındaki sandalyeyi alıp onun karşısına koydum ve sandalyeye ters bir şekilde oturup Draco ile akşam ki olanları konuşmak için söze başladım.

"Babam Azkaban'dan kaçtı, şimdi de annem ve diğer ölüm yiyenleri özgür bırakmaya çalışıyorlar. Lord Voldemort geri döndüğünü gösterecek evet ama Sirius ve Bellatrix karanlık tarafta iken ailem dediğim kişi bizi bu saçmalıktan kurtaracak kişi aydınlık tarafta. Ben karanlık tarafta olmayı istemiyorum Draco. Sende oradaydın ve Voldemort'un dediklerini duydun. Ailem buraya geldiklerinde ya beni zorla karanlık taraf üyesi yaparlarsa? Ya sevdiklerime zarar vermekle beni tehdit ederlerse? Bunu yapamam çünkü aydınlık tarafta sevdiğim çok fazla kişi var. Burda ise sadece sen ve teyzem." deyip elimi alnıma koyup ovalamaya başladım. Yarın yılbaşıydı ama yeni yılın çok depresif ve fedakarlıklarla geçeceğini bilmek beni strese sokuyordu.

Draco da geriye yaslanarak esnemeye başladı. Daha sonra çok rahat bir şekilde "Merak etme sevdiğin insanlara hiçbirşey olmayacak. Sen sadece hangi tarafta olmak istediğine karar ver. Ben her türlü senin yanındayım ve seni destekliyorum." Dedi. Draco'nun sözcüklerinin büyülü olduğunu söylemiş miydim? Üzgün olduğumda söylediği şeyler beni üzüntümden çekip alıyordu. Ama aklıma takılan bir kısım vardı. Kaşlarımı anlamadığım konu üstüne düşünürken çattım.

"Sevdiğim insanlara birşey olmayacağına nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? Yoksa birşeyler mi biliyorsun? Draco bana söylemediğin birşeyler mi var?" dediğimde kafasını olumsuz anlamda iki yana sallayıp saçlarını düzeltti ve ardından konuştu.

"Sence saçlarımı kesmeli miyim? Yoksa bu uzunluk beni daha mı yakışıklı yapıyor?" bir yandan cümlelerini sıralıyor diğer yandan ise saçlarına şekil vermeye çalışıyordu. Deli çocuk ona sorduğum soruyu çevirmeye çalışıyordu. Saçları bu haliyle de çok güzeldi ama sabrım ufak bir dokunuş ile daha güzel olabilirdi. Saçımda ki tokayı alıp Draco'nun yanına oturdum.

Draco Malfoy ve  Asil CadıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin