Birkaç bölüm sonrası için yani en önemli bölüm için bir POV hazırladım ve YouTube'da yayınladım, hikayem için. Bölümü yükleyince onu da atmayı düşünüyorum ki kafalarda o sahne netleşsin.
İyi okumalar 🍬
————————————————————————
Harry uzunca bir süre yanımıza gelmeyince merak ettim. Draco'yu da alıp Gryffindor'un ortak salonuna doğru ilerledik. Kapıya geldiğimiz zaman şifreyi bilmediğimiz için beklemek zorundaydık.
Kısa bir bekleyişin ardından salondan çıkan kişi ile biz de içeriye girdik. Başka binadan kişilerin birbirinin salonuna girmesi pek rastlanan birşey olmasa da ilk yıldan beri ara ara buraya geldiğim için insanlar da artık bunu sorun etmiyordu.
Ortak salonda şöminenin önünde oturan üçlüyü görünce oraya doğru ilerledim. Kollarımı göğsümde bağlayıp Harry'nin karşısına dikildim. Hayır, merak ettiğimizi düşünmemiş miydi?
Beni gören üçlü bakışlarını bana ve Dracoya çevirdi. Harry ise beni görünce sol elini hızla cübbesinin içine soktu. Neden böyle birşey yapmıştı?
"Elini neden saklıyorsun Potter?" dedi Draco, sanki düşüncelerimi okumuş gibi.
"Elimi saklamıyorum Draco. Hem sizi buraya getiren ne? Elena'nın gelmesine alışığız ama senin gelmene şaşırdım." dedi Harry, elindeki kitabın kapağını kapatarak.
"Alışsan iyi edersin Potter." diyerek cevap verdi Draco.
"İkiniz de inatlaşmayı bırakın. Harry, neden ceza bitiminde haber vermiyorsun? Hayır o kadının ne tür bir deli olduğunu sende biliyorsun. Ceza bitiminde bize de haber vermen gerekirdi." dedim.
"Haklısın ama zaten yeterince canım sıkılmıştı, birde sizi sıkmak istemedim." deyince kaşlarımı çattım. Canını sıkan şey neydi?
"Canını neyin sıktığını artık söyleyecek misin Harry? Sen söylemezsen Elena'ya ben söylerim." dedi Hermonie.
Hermonie'ye bayılıyordum.
Harry kafasını olumsuz anlamda salladığı zaman Hermonie, Harry'nin sol elini alıp bacağının üstüne koydu."Umbridge'nin cezasında eline olan şeye bakın! Bu kadın resmen bir deli." dedi Hermonie.
"Bunu sana Umbridge mi yaptı?" dedim şaşkınlıkla.
"Sanırım bunu Dumbledore'a söylemelisin Potter." dedi Draco. Haklıydı, Dumbledore'a söylemeliydi yoksa bu kadın okulda başına buyruk davranacaktı.
"Olmaz. Dumbledore'un başında yeterince sıkıntı var." diyerek elini Hermonie'nin bacağından çekti Harry.
"Dostum bu kadın sana işkence ediyor eğer ailen bunu bilseydi-" Ron'un cümlesini yarıda kesen Harry olmuştu.
"Ama benim bir ailem yok Ron." deyip koltuktan kalktı, kalktı ama benim o kırgın bakışlarımla karşılaşınca olduğu yerde durdu.
Benim bir ailem yok mu demişti? Babam ve ben ne güne duruyorduk? Babam onu oğlu olarak görüyordu, ben ise kardeşim olarak görüyordum ve şimdi de benim bir ailem yok mu demişti?Hiçbir şey söylemeden kırgınlıkla Gryffindor ortak salonundan çıktım. Harry'nin arkamdan ismimi seslendiğini duysam da kırılmıştım işte.
Draco da arkamdan gelip bana yetişti.
"Bu Potter'ı birgün döveceğim ama ne zaman olduğunu bende bilmiyorum." deyip kaşlarını çattı.
"Saçmalama Draco. Aranızın iyi olması için uğraşın en azından benim için." deyip boş koridorda ilerledik.
.
.
.
Sabah ilk dersten çıkmış bizimkilerle birlikte bahçeye doğru ilerliyorduk ki Umbridge ve Profesör McGonagall'ın tartışması ile durup onlara baktık.
Umbridge yine olduğu gibi kendini okulun müdürü sanıyordu. Profesör McGonagall'ı susturarak konuşma yaptı.
"Hogwarts'ta durum sandığımdan da kötü. Bakanlığın bunu bilmesi gerek." deyip o gıcık kıyafetleri ve ses çıkaran ayakkabıları ile merdivenleri terketti.
Biz de bahçeye döndük. Draco'nun yanına oturmuştum. Karşımda Pansy ve Harry, onların yanında Ron ve Hermonie vardı. Harry'nin kaçamak bakışlarını yakalasam da ona karşı bir adım atmıyordum.
Pansy'nin sohbet başlatması ortamı yumuşatmıştı.
"Eğer aynı amaç için uğraşıyorsak birbirimizle iyi anlaşmak zorundayız. Harry ve Draco, özellikle siz." dedi.
Harry ve Draco işaret parmakları ile kendilerini gösterip kaşlarını kaldırdılar. Buna şaşırmışlar mıydı birde? Kıkırdadım.
"Ve Elena sende." dedi Pansy.
"Hey benim kimse ile sorunum yok." deyip kendimi aklamaya çalıştım.
"Harry'e kırgınlığını biliyorum ama siz kardeşsiniz. Barışın lütfen." Pansy cümlesini bitirince Harry'e döndüm. O da bana bakıyordu. Neden bilmiyorum ama o an o kadar gülmek istedim ki yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamamıştım. Benim gülmem ile Harry'de gülmüştü.
"Sana kırgın kalamadığımı bilmen gerekir Potter." dedim.
"Teşekkür ederim küçük kız kardeşim." dedi Harry. Bir dakika küçük kız kardeş mi demişti o?
"Küçük kız kardeş mi? Ne yani aramızda 1 gün olduğu için kendini ağabeyim mi sanıyorsun?" deyip güldüm.
"Evet senden büyüğüm. Bir gün de bir gündür." dedi.
.
.
.
Sabah kalktığım gibi Draco ve Pansy ile birlikte büyük salona inip kahvaltı yaptık. Bugünün ilk dersi karanlık sanatlara karşı savunma dersiydi. O kadını çıldırtmak için erkenden kalkmıştım. Büyük salona gelen üçlüyü görünce el salladım. Harry benim olduğum tarafa gelirken Ron ve Hermonie kendi masalarına doğru ilerlediler.
Harry bana yaklaşınca birşeyler konuşmak isteyeceğini anlamıştım. Sessizlik büyüsünü yapıp işimi sağlama aldım.
"Seninle konuşmamız gerekiyor Elena." diyen Harry'e baktım. Endişeliydi.
"Dersten sonra konuşsak olur mu? Şimdi dikkat çekmemek en doğrusu." dedim ve önüme döndüm. Harry masasına ilerlerken bende Pansy ve Draco'ya döndüm.
"Sanırım birşeyler olmuş, konuşmak istiyormuş." dedim ve kahvaltıma devam ettim.
.
.
.
"İlk dersimde ki gibi konuşmalar istemiyorum. Dersimizi işleyelim ve sizde sınavlarınıza hazırlanın." diyen pembe ayaklı abajur'a baktım.
"Şimdi kitaplarınızda ki 399. Sayfayı açın." dedi tekrar.
Söylediği sayfayı açtığım zaman asamı alıp Umbridge'nin görmeyeceği şekilde projeksiyona doğrulttum. Biz kitaplarımızdan sayfayı açarken o da projeksiyondan açıyordu. Umbridge'ye baktığım zaman yine olduğu gibi pembe kıyafetleri vardı üzerinde. Zihnimde şöyle bir düşününce pembe kıyafetleri olan, kısa saçlı bir ruh emici hayal ettim. Bu görseli projeksiyona yansıttığım zaman tüm sınıf kahkaha atmaya başlamıştı.
Ruh emici tıpkı bilgisayar oyunundaymış gibi projeksiyonda uçuyordu. Umbridge'ye baktığım zaman sinirle projeksiyona asasını salladı ama nafile. Tüm ders boyunca bu görüntü kalacaktı projeksiyonda.
"Bunu kim yaptıysa hemen düzeltsin! Yoksa onu dersimden atacağım!" deyip gürledi.
Kimseden ses çıkmayınca Umbridge projeksiyona asasıyla vurup düzeltmeye devam etti ama boşuna uğraşıyordu. Tüm ders bu şekilde kaynayıp gitmişti.
Ders bitiminde Harry kapının ağzından bana baktığında beni konuşmak için çağırdığını anlayıp peşinden gittim. Yüzündeki endişeye anlam verememiştim. Neler oluyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Draco Malfoy ve Asil Cadı
FanfictionKaderi ünlü Harry Potter'a benzeyen Elena Bella Little çevresindeki insanlara göre kendinde gördüğü değişikliklerin farkına vardığı anda büyücülük okulundan gelen kabul mektubu ile yeni bir dünyaya adım atmıştır. Asıl kimliğini okul yaşantısı sıra...