Uzun zamandır bölüm atmıyordum çünkü bölümlere yorum ve oy neredeyse hiç gelmiyor. İnsanlar okuma listelerine ekliyor ama oy veya yorum 2-3 tane oluyor.
Uzun bir bölüm oldu, iyi okumalar ✨
————————————————————————
Tatil bile olduğundan hızlı geçmişti. İki gün sonra tekrar Hogwarts'a gidecektik ve ben hala babamı görmemiştim. Tatillerde babamla olmayı ne kadar çok istesem de bu pek de mümkün değildi. Şimdi ise yavaş yavaş eşyalarımı topluyordum.
Kapının çalması ile 'gir' dedim. Gelen kişi Cissy teyzemdi. Yüzünde yine gülümseme vardı. Bavuluma bakıyordu. Kapıyı kapattı ve yatağımın ucuna oturup kıyafetlerimi katlamamda bana yardımcı oldu.
"Şimdiden hazırlanmaya başlamışsın tatlım." dedi teyzem.
"Son güne bırakmak istemedim. Son günlerimi sizinle dolu dolu geçirmek istiyorum bu yüzden erken hazırlanmaya başladım." deyip gülümsedim ve tekrar bavulumu hazırlamaya koyuldum. En sevdiğim pijama takımımı da özenle katladığımda üst kısmı tamamdı.
"Geri kalanını sonra hallederim. Şimdi hep birlikte vakit geçirelim mi teyze?" deyip bavulumun ağzını kapatıp yatağımın kenarına koydum.
"Tatlım aslında sana birşey söylemek için gelmiştim. Lord... aşağıda seni bekliyor canım." deyip gözlerini kaçırdı benden. Bu kaçamak bakışlarını artık biliyordum, bu bakışını bana üzüldüğü zamanlarda görüyordum.
"Sanırım başka bir görev daha verecek ha? Harry ölmediği sürece bu görevlerle mi hayatıma devam edeceğim merak ediyorum. Belki de ölmesi gereken o'dur. Hatta belki değil, ölmesi gereken kişi kesinlikle o! İçi karanlıktan görünmüyor bile. Bu denli nefretle nasıl hala hayatta kalabildi?" deyip elimde olmayan bir şekilde sinirlenmiştim.
Sevgiyi tatmayan birisi karşısındakinden tabiki de kardeşini öldürmesini isteyebilirdi!
"Pekala bu serzenişlerin bir faydası yok değil mi? O halde Lord'u bekletmeyeyim, aşağı iniyorum teyze." deyip önden çıktım ve aşağıya doğru inmeye başladım. Adımlarım siyah kapılı odaya yaklaştıkça kalp atışlarım da artıyordu. Benden tekrar Harry'yi öldürmemi isterse diye ödüm kopuyordu.
En sonunda odanın önüne geldim ve derin bir nefes alarak kulpu çevirdim. Evet masanın en ucunda oturmuş ve gözleri kapalı bir şekilde öylece duruyordu. Ürkütücüydü, fazlasıyla...
Birkaç adım yaklaşıp boğazımı temizleyip konuştum.
"Beni görmek istemişsiniz Lord'um." dedim eğik duran başımla. Tüm algılarımı odaya girmeden önce kapatmıştım bu yüzden yapılan eski planlara dair anılarımı zihnimde bulamayacaktı Voldemort.
"Benimle konuşurken başını eğmene gerek yok Elena. Sen benim genç ve en sadık müridlerimden birisin. Sen benim Asil Cadı'msın." dedi ve kırmızı gözleri ile ekledi.
"Son olaydan sonra düşündüm ki bu görevi yapamamış olman senin ölümün demekti ama bu işte Delphi'nin payı olduğu için sana tekrar bir şans daha veriyorum. Bu sefer Potter'ı bana getireceksin!" dedi ve çizik şeklindeki burnundan derince nefes almaya başladı.
Ben ise bu görevi tekrar üstlenmiş olmaktan sıkılmıştım. Eğer bu sefer de bir planlar yaparsak kendi ölümüme kendim gidecektim. Lord benden nasıl Harry'yi öldürmemi isteyecekti peki?
"Lord'um b-bu nasıl olacak peki? Potter'ı nasıl size getireceğim?" deyip sustum.
"Kehanet... Kehaneti öğrenmem gerekiyor Elena ama yalnızca kişinin kendisi alabilir kehaneti. Bu yüzden bakanlıktaki esrar dairesine gitmesinde Potter'a yardım edeceksin." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Draco Malfoy ve Asil Cadı
FanfictionKaderi ünlü Harry Potter'a benzeyen Elena Bella Little çevresindeki insanlara göre kendinde gördüğü değişikliklerin farkına vardığı anda büyücülük okulundan gelen kabul mektubu ile yeni bir dünyaya adım atmıştır. Asıl kimliğini okul yaşantısı sıra...