Draco ile daha rahat konuşabilmek için onun odasına çıkmıştık ve şuan yaklaşık 3 dakikadır bana sarılmış bir şekilde ayakta duruyorduk. En sonunda geri çekilip konuştum.
"Şimdi daha iyi misin? Gel oturalım şöyle." diyerek yatağı gösterdim.
Karşısına oturduğum da elleriyle sıkıca ellerimi tutup bana baktı.
"Ben nasıl bir insanım böyle? O piç sana zorla-" diyip sustu ve kafasını salladı.
"Ben sana inanmayıp ne halt ettim öyle? O kadar anlattın kendini ama benim gözümü sinir ve nefret bürümüştü sana inanamadım ben... ben" sakinleşmesi gerektiği için ellerimi elinden çekip yanaklarına koydum.
"Tamam olan oldu, şimdi bunları tekrar konuşmanın bir anlamı yok. Önemli olan burası Draco." Diyerek parmağımla kalbini işaret edip devam ettim konuşmama.
"Birbirimiz için attığı sürece kimse bizi ayıramaz." dedim ve yanına uzandım. O ise ellerini saçımda gezdirmeye başladı.
"Seni gerçekten çok sevdiğimi ve ne olursa olsun tüm zorluklara beraber göğüs göreceğimizi biliyorsun değil mi?" Dediğinde kafamı kaldırmadan yukarı aşağı salladım.
"Peki senin için birçok şeyi yapabileceğimi de bilmelisin." dedi ve yan dönerek elini belime dolayıp saçlarıma değen burnuyla derin bir nefes alıp verdi.
"Buram buram lavanta kokuyorsun ve benim en sevdiğim koku." deyip sarılmasını sıkılaştırdı. İkimiz de günün yoruculuğu ile kendimizi uykuya bıraktık.
————
Yanımda kıpırdanan Draco ile gözlerimi açtım, kafamı sağıma çevirdiğimde yanımda oturmuş kravatını bağlamaya çalışan Draco'yu izledim . Gülümseyip yanına doğru emekleyip kravatı elime aldım.
"Sanırım ben yaparsam daha iyi olur, beceremiyorsun." deyip güldüğümde Draco konuşmaya başladı.
"Bir kez daha kravatımı bağlamıştın hatırlıyor musun?" dediğinde neredeyse bitmiş olan karavatı bırakıp Draco'ya baktım. Ona karşı hislerimin yeni yeni başladığı zamanlarda büyük salonda kravatını bağlamıştım ve ellerimiz ilk kez o zaman birbirine değmişti.
"Hatırlıyorum, nasıl unutabilirim? Senden hoşlanıyordum ve ellerimiz değdiği zaman utancımdan ölecektim." deyip kahkaha attım.
Draco ise şaşırmıştı.
"O zamanlarda benden hoşlanıyor muydun?" dediğinde açık vermiş gibi hissettim.
"Evet, peki ya sen?"
"Bende o zamanlarda senden hoşlanıyordum, şimdi ise durumlar farklı. Şimdi sana aşığım." deyip dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Ufak ufak, narince öpüştükten sonra birlikte büyük salona doğru adımladık.
.
.
.
Pansy ile Edward arasındaki konuşma ilerlemiş olacakki Pansy, Edward'ı kahvaltıda yanımıza davet etmişti. Draco ise bir ağabey gibi Edward'ı sınıyordu. Bu durum ne kadar komik olsa da Draco kendini iyice kaptırmış, çocuğa sorularını sıklaştırıyordu.
"Draco eminim ki bunları Pansy ile aralarında konuşmuşlardır." deyip ekledim.
"Hava bugün oldukça soğuk neden derslerin bitiminden sonra sıcak çikolata içip sohbet etmiyoruz? Sınavlara bir hafta kaldı ve öncesinde biraz rahatlamış oluruz. Ne dersiniz?" dedim.
Pansy öne atılarak heyecanla onayladığı için Edward'da onaylamıştı. Kahvaltılarımızı bitirip sınıflara doğru yol aldık. Edward bizden bir üst sınıfta olduğu için başka bir dersliğe gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Draco Malfoy ve Asil Cadı
FanfictionKaderi ünlü Harry Potter'a benzeyen Elena Bella Little çevresindeki insanlara göre kendinde gördüğü değişikliklerin farkına vardığı anda büyücülük okulundan gelen kabul mektubu ile yeni bir dünyaya adım atmıştır. Asıl kimliğini okul yaşantısı sıra...