Bol GİF içeren bir bölüm oldu.
Ben birinci görevden önce balo bölümü attım çünkü görev öncesi stres atmalarını istiyordum.
Yorum ve oylarınızı bekliyorum.💕
İyi okumalar 💕
——————————————————————Balo gecesinin üzerinden iki gün geçmişti ve ben o süreçte Draco'yu sadece dersten derse görüyordum. Her ders sonrasında hızla sınıfı terkediyordu. Yemeklerde bile benden en uzak köşeye oturuyordu. O akşam bana söylediklerinin her bir cümlesini hatırlıyordum. Peki ama neden benden ayrıldığından beri mutlu olmadığını söyledi? Ya da madem mutlu olmadığını belirtti neden hala benden uzak duruyordu?
İki günde bunları düşünmekten beynim ve ruhum acı çekiyordu. O kadar dolmuştum ki sinirli ruh halimi bazen arkadaşlarıma bile yansıtıyordum. Yarın Üç Büyücü Turnavası'nın ilk görevi yapılacaktı ve ben oldukça stresliydim. Herşeyi bugün Profesör Dumbledore ile tekrar konuşacaktık ama ben hala bu görevden korkuyordum. Üç ihtimal vardı.
1-) Kimse ölmeyecekti.
2-) Harry'yi kurtarırken öldüren lanete maruz kalıp ben ölecektim.
3-) İkimizde ölecektik.Bu ihtimaller aklımda dolanınca başka birşeye odaklanamıyordum ama son bir güçle ortak salondan çıkıp Profesör Dumbledore'un kapısının önüne geldim.
"Tüküren Bilye"
Şifreyi söyleyip açılan merdiven ile Profesör'ün kapısına çıkıp tıklattım. 'Gel' sesi ile içeriye girdim. Profesör yanındaki tablo ile sohbet ediyordu ve nazikçe tabloya bakıp "Müsaadenle Miss. Frida öğrencimle konuşmalıyım." diyerek sohbetlerini sonlandırıp bana baktı. Yüzümdeki mutsuzluk ve çökmüş ifadeyi görüp hep yaptığı gibi şefkatle gülümsedi.
"Gel otur şöyle Elena. Şeker ister miydin?" diyerek önündeki renkli şekerleri gösterdi Profesör ama iştahım yoktu.
Koltuğa oturup Profesör'e döndüm.
"Efendim henüz animagusa dönüşme işlemine başlamamı söylemediniz ama vaktimizin azaldığını sizde biliyorsunuz. Ya yetiştiremezsem ve Harry ölürse? Ya işler yolunda gitmezse? Bu endişeler zihnimden bir an olsun gitmiyor ve akıl sağlığımın iyi olduğundan da emin değilim." Dedikten sonra kafamı ellerimin arasına aldım. Stresten dolayı sağ bacağım titriyordu.
"Animagus olmanı istemiyorum Elena. Sana söylemek istemiyordum ama bu stresinin geçmesi için söylemeliyim. Planımız hala aynı ama tek değişen şey, son görevde Harry'nin yanında animagus olarak sen değil ben gideceğim. Orada tüm ölümyiyenlere 'Imperio' lanetini uygulaman imkansız. Seni farkedebilirler ve öldürebilirler. Harry'nin bu acı ile yaşamasını istemezsin değil mi?"
Kaşlarımı çatmış Dumbledore'u dinliyordum. Benden nasıl bunu isteyebilirdi? Ben bunu kabul etmiyordum, Harry'nin yanında gidip onu kurtarabilirim, bunu yapabilirdim. Eğer Dumbledore da planı başaramazsa ölecekti ama o aydınlık tarafın altın değerinde bir büyücüsüydü, ben ise basit bir cadıydım. Benim ölmem daha az acı verirdi.
"Profesör üzgünüm ama bunu kabul etmiyorum. Harry benim kardeşim, onu bu yolda yalnız bırakamam. Ayrıca bir ihtimal, sizde başarısız olursanız aydınlık taraf ne yapacak? Sizin yaşamanız daha önemli." dedim.
"Voldemort senin casus olduğunu öğrenirse seni yaşatır mı sanıyorsun Elena? Sende bunu benden isteme. Senin konumun daha önemli, Harry'nin kardeşisin ve ona bu yolda her zaman destek vermelisin. Ben ise yalnızca yaşlı bir büyücüyüm." dediğinde yalvarırcasına Dumbledore'a baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Draco Malfoy ve Asil Cadı
FanfictionKaderi ünlü Harry Potter'a benzeyen Elena Bella Little çevresindeki insanlara göre kendinde gördüğü değişikliklerin farkına vardığı anda büyücülük okulundan gelen kabul mektubu ile yeni bir dünyaya adım atmıştır. Asıl kimliğini okul yaşantısı sıra...