Bir önceki bölümde sorduğum sorular yanıt alamazsa mecburi olarak kendim karar vereceğim.
İyi okumalar Cadı ve Büyücüler 🪄
——————————————————————
Sıra Draco'ya gelmişti ve aklımdakileri bir süreliğine unutmaya çalışıp Draco'ya odaklandım. İlk önce bana bakıp sertçe yutkundu ve önüne döndü. Böcürtünü görmemiz onu geriyordu bunu farketmiştim.
Cansız vitrin mankeni Draco'nun zihninden korkusunu bulup cisim değiştirdi. Bu şey oldukça şaşırtıcıydı.
Bay Malfoy sarı saçlarının dağınıklığı ve yüzünden akan kanlar ile siyah bir silüetin önünde diz çökmüş af diliyordu. Draco'ya yaklaşıp elini tuttum.
"Draco bunlar gerçek değil. Şimdi yapman gerekeni yapmalısın." deyip tuttuğum elini biraz daha sıktım. Draco da gerçekliğe dönüp sihirli sözcükleri söyledi.
"Riddiculus."
Önümüzdeki trajik manzara dağılmış ve yerini cüce heykellere bırakmıştı. Draco'ya baktığım zaman hala olayın etkisindeydi. Babasına olan düşkünlüğünün bu kadar büyük olduğunu bilmiyordum. Ellerimle kollarından tutarak hafifçe sarstım, kendine gelmesi gerekiyordu bunlar gerçek değildi.
"Canım, iyi misin? Bak bunlar gerçek değiller emin ol. Sadece korkularımız bunlar, asla gerçek olmayacak korkular." dedim. Yavaşça bakışlarını bana çevirip konuştu.
"Elena bilmediğin şeyler var. Bu ihtimal hiç de uzak değil ve ben çok korkuyorum." deyip omuzlarını düşürdü. Onu böyle görmek istemiyordum, onun acı çekmesi benim de acı çekmeme sebepti.
Draco'nun boyuna ulaşabilmek için parmak uçlarımda doğrulup hala yetmeyen boyumla ellerimi omzuna koyarak iyice uzandım, o beyaz ve pürüzsüz yanaklarına. Küçük bir öpücük kondurup yüzüne baktım.
"Nasıl oluyor da tek bir hareketin bile kendime gelmemi sağlıyor?" dedi parıltılı gözleriyle bana bakan Draco.
"Belki de birbiri için atan kalplerin anlaşmasıdır?" deyip onu kenara çektim ve bu sırada Profesör Lupin dersin bittiğini söyledi. Hep birlikte sınıfı terk ederken Profesör Lupin'in ismimi seslenmesi ile durup ona döndüm.
"Elena seninle kısa bir konuşma yapabilir miyiz? Tabi müsaitsen." Son cümlesini Draco'ya bakarak söylemişti. Bende Draco'ya baktım ve önden gitmesini söyledim.
"Önden gitmiyorum, kapıda bekliyorum beraber gideriz." dedi ve kapıdan çıktı. Profesör Lupin'e doğru yaklaşıp birkaç adım ötesinde durdum. Lupin elindeki elmayı elinde döndürmeye başladı. Sanırım nereden başlayacağını kestiremiyordu.
"Evet Profesör sizi dinliyorum."
"Böcürtün... Annen ve babanın neden seni istemediğini düşündüğünü sormamda bir mahzur var mı?" dedi Lupin.
Ona kafamı olumsuz şekilde sallayarak cevap verdim.
"Annem ve babam beni terkettiler. Annem ben doğduğum da, babam ise henüz ben 15 aylıkken terketmiş." dedim.
İki kaşını da şaşırmış bir şekilde kaldırdı ve bir süre bana baktı, ardından ise yerinden doğrularak diğer tarafıma geçti.
"Peki bunun doğruluğunu hiç sorgulandın mı Elena?" dedi. Ne demek doğruluk? Bunlar zaten gerçek değil miydi nesini doğrulamam gerekiyordu ki? Dumbledore ve Snape bana neden bu konu hakkında yalan söylesin ki?
"Efendim üzgünüm ama anlayamadım. Bu bilgi zaten doğru. Neden onu sorgulamalıyım? Yoksa birşeyler mi biliyorsunuz?" deyip bir kaşımı havaya kaldırdım. Bu ihtimal mümkündü. Snape, annemin arkadaşı ise Lupin de olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Draco Malfoy ve Asil Cadı
FanfictionKaderi ünlü Harry Potter'a benzeyen Elena Bella Little çevresindeki insanlara göre kendinde gördüğü değişikliklerin farkına vardığı anda büyücülük okulundan gelen kabul mektubu ile yeni bir dünyaya adım atmıştır. Asıl kimliğini okul yaşantısı sıra...