“İşte haritanın üzerindeki bütün o görüntülerden sadece biri ilgimi çektiği için sadece ona odaklandım. “
“Görüntü dediğin şey sadece çizilmiş ülke sınırları, denizler ve okyanuslar falan. Evini mi tanıdın? “
“Hayır, anlamıyorsun. “ dedi ses tonu titreyerek. “Bir sürü insanlar var orada. Hareket ediyorlar, bir şeyler yapıyorlar.”
Sanki bir anda bu kadar akıcı konuşmasına olan şaşkınlığım yetmemiş gibi bir de kitabın sayfasında insanların hareket ettiğini söylüyor. Soğukkanlı kalmaya çalıştım.
“Senin gördüğün şeyle benim gördüğüm arasında fark var o zaman. “ dediğimde tek kaşını kaldırdı.
“Bu ne demek? “
“Demek istediğim, ikimiz de dünyayı aynı şekilde deneyimlemiyoruz. Sanırım, bu da karmaşık oldu. Basitçe anlatacağım, sen orada insanlar gördüğünü söylüyorsun ama gördüğüm çizimlerden başka bir şey değil. Gördüğüm çizimlerse insan çizimleri değil, bildiğin ülke sınırları, dağ, deniz falan. “
Şaşkınlıkla iki kaşını kaldırdığı sırada bileğimden tutarak beni yanına doğru çekti. Hem işaret parmağıyla haritada bir yeri işaret etti, hem de konuşmaya başladı.
“Buradaki kadınları ve bebeği görmüyor musun? “
Dışa doğru sesli bir şekilde nefes verdim. Kitaba doğru eğilip onun işaret ettiği yer olan Sirius dukalığının sahiline baktım. “Ben burada hiçbir şey görmüyorum. “ diye mırıldandığımda başımın arkasından baskı uygulayarak beni kitaba daha çok yaklaştırdı.
“Şimdi de görmüyorum ama öncekinden farklı olarak kitaba çok yakın olduğum için görmüyor olabilirim diye düşünüyorum ben. Hani elini çekip bana gördüklerini açıklarsan en azından... Ne bileyim, belki sende bu bir anda beliren yetenekler hakkında bilgi toplayabiliriz. “
Elini başımdan çektiğinde doğrularak ona bakıp bir şeyler anlatmasını bekledim. Diğer zamanların aksine şimdi gerçekten konuştuğu için beklentimi boşa çıkarmayacaktı.
“Annemi ilk gördüğümde benim hafızamı kaybettiğimi söylemişti. “
“Eee? “ Yavaş konuşuyordu, sanki aynı zamanda düşünüyormuş gibi.
“Annemi ilk gördüğüm gün, bundan sadece 2 buçuk ay önceydi. Çünkü bilincimi ilk kazandığımda her şey çok anlaşılmaz geliyordu bana. “
“Bekle... Anlaşılmaz geliyorduysa annenin sana hafızanı kaybettiği söylediğini nasıl anladın? “
Göz devirdi.
“Bilmiyorum, bir anda oluverdi işte. “
“Cidden mi?” alay eder gibi sormuştum.
“Cidden.” Sinirli bir ses tonuyla cevaplamıştı. Ağzımı açıp bir şeyler söylemek istediğimde kelimeleri ağzıma tıkarak konuşmasını sürdürdü.
“Ama az önce o haritada annemi gördüm.” Hayretle ona baktım. Ne gibi bir bağlantı kuracağını merak ediyordum.
“Bir başka kadın daha gördüm ve kadının kucağında bir bebek vardı. O bebek bendim. “
Kekelediğini fark ettiğinde duraksadı. Söyleyeceklerini toparlayıp konuşmasını sürdürmeye çalıştı. “Ben annemin çocuğu değilmişim. “ kurduğu cümle ona saçma ya da inanılmaz gelmişti ve bu yüzden yüzünü buruşturdu. “Demek istediğim beni o kadın annem bildiğim kadına bıraktı ve aralarında pek anlayamadığım tuhaf bir konuşma geçti.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi denizin efsanesi ✅
Fantasy"Bir kadınla tanışacaksın. Tanrıçaları kıskandıracak güzellikte olacak, sana daha önce hiç tatmadığın bir sürü güzel duyguları tattıracak ve onun sayesinde ilk defa yaşadığını hissedeceksin. Belki, bir ihtimal, lanetini kırabilecek kadar güçlü bir a...