-10/2-
❝Lâl❞
Korku filmlerinde çokça görmüşsünüzdür. Esas kız aynaya bakarken normal olan yansıması bir anda kötü bir canavara dönüşür. İçinde bulunduğum duruma en yakın benzetme buydu sanırım. Karşımda bana inanılmaz derecede benzeyen bir kadın duruyordu. Sanki laboratuvar ortamında üretilmiş kötü bir klonum gibi. Derin bir nefes aldığımda tüm bunların bir kâbustan ibaret olmasını diledim. Karşımdaki kadının bir anda yok olmasını. İlk kez rüya görmüş olmayı, tüm bunları kafamdan uydurmuş olmayı diledim. Neyin ne olduğunu anlamadan "Burada neler oluyor?" diye sordum şaşkın ve bir o kadar hırçın bir biçimde.
Karşımdaki kadın da aynadaki yansımam olmanın hakkını vererek tıpkı benim gibi bir tepki vermeye hazırlandı. Kollarını kavuşturdu ve beni süzdü. "Ben de bunu merak ediyorum doğrusu." Sahte bir şaşkınlıkla Valent'e dönerek "Bu kadın da kim böyle?" diye sordu.
Valentino ise üzerindeki şaşkınlığı atlatabilmiş değildi. "Bu ne demek oluyor?" Ne diyeceğini bilemiyor gibiydi. "Bu... Mümkün değil." diyebildi yalnızca. Böyle bir durumda ne yapılabilirdi ki, nasıl bir tepki verilebilirdi?
Hayatının hemen hemen tamamını bir başkasının yerine yaşayarak geçirmiş biri olarak duruma Valent'ten daha çabuk adapte oldum. Üzerime oynanan bir oyun vardı. Bu öyle rastgele, kazara olabilecek bir şey değildi. "Valentino, ben geldim. Ben. Lâl." Karşımdaki adamla göz kontağı kurarak konuşuyordum. Bana inanmasını umuyordum. Ancak karşımdaki kadının bana olan benzerliğine baktığımda bunun ne kadar zor olduğunu anlayabiliyordum. Ben bile kendimle ilgili şüpheye düşebilirdim aramızdaki inanılmaz benzerliği gördükten sonra. Ayakta durmakta bile zorlanıyordum. O kadar yolu bin bir zorlukla aştıktan sonra karşılaştığım şeye inanamıyordum. İçim sıkıldı, nefes alamıyorum sandım. Paltomun düğmelerini çözüp sağ elim belimde, sol elimi boynumda gezdirirken adamın bakışları ister istemez karnıma gitti. Meraklı bakışlarını desteklercesine "Bizim bebeğimiz, Valentino." dedim yalnızca. Ne diyeceğimi o an ben de bilemiyordum. Bu haberi böyle vermek istememiştim. Çok daha farklı hayallerim vardı. Havalara uçacağı bu haberi daha dingin bir anda vermek istemiştim. Rahatça anlatabileceğim, sevincini gözlerimle görebileceğim bir şekilde. Ama içinde bulunduğumuz şartlar ne yazık ki normal olmadığı için hiçbir hayalimi gerçekleştirecek ortamı hazırlama vaktim olmamıştı. Kafasının ne denli karıştığını Valent'in bakışlarından anlamak hiç zor değildi.
O sırada klonum, rolünün hakkını vererek boş durmadı. Öfkeyle kaşlarını çatarak önce bana, sonra Valentino'ya baktı. "Ne saçmalıyor bu kadın Valent?"
Sabrımın son demlerini yaşarken gözlerimi kapatıp dişlerimin arasından "Sen kes sesini!" diye bağırdım aniden. Karşımdaki kadının kim olduğunu, nereden geldiğini, nasıl bu kadar bana benzediğini ve ne halt etmeye burada olduğunu bilmesem de burada benim yerimde olduğuna göre iyi bir niyeti olmadığı açıktı. Üstelik oyununu sürdürmeye devam ediyordu. Oscarlık bir performans. Bakışları ben ve klonum arasında inanmaz bakışlarla gidip gelen adama döndüm. "Valentino, ne düşündüğünü ya da ne hissettiğini tahmin edebiliyorum. Şaşırmakta haklısın, ben de çok şaşkınım. Ama şuan burada bana inanmak zorundasın." Adamın koluna dokundum. "Ben Lâl, senin âşık olduğun kadın." Uzanıp yüzünü ellerimin arasına aldım ve son gücümü de onu ikna etmek için harcadım. "Senin gerçeğin benim Valent, benim."
Karşımdaki adam bana yabancı gibi bakarken başarısız olduğumu gördüm gözlerinde ve kendimi yaralanmış hissettim. Evet, yaralıydım. Delik deşiktim. Sevdiğim adam tarafından yaralanmıştım ama öyle bir durumdaydık ki onu suçlayamıyordum bile. Kim olsa kararsızlığa düşerdi muhakkak. Ama bu canımın yandığı gerçeğini değiştirmiyordu. Süngüm düşmüştü. Gücüm tükenmişti. Ellerim hâlâ adamın yüzünü avuçlarken görüş açım bulanıklaştı ve yer ayaklarımdan kayarken şuurumu kaybettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Napoli'de Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - II ღBİTTİღ
Художественная проза❝ Halikarnas'ta tanıştık, olağanüstü bir tanışmaydı. Bir barda, sarhoş kafayla. Ve Halikarnas'ta bir gece demiştik, tek bir gece. Planımızda âşık olmak yoktu. Gözlerimi açtığımda Beyrut'a giden bir jetteydim, kaçırılmıştım. Oradan da Napoli. Sonra t...