-46-
❝Valentino❞
Bir sabaha daha Lâl'in olmadığı odada uyandığımı var sayarsak pek de keyifli olduğumu söyleyemezdim. Canım oldukça sıkkındı. Öfkeliydim ama neye ya da kime öfkeli olduğumu bile tam olarak tanımlayamıyordum. Biraz Lâl'e, biraz onu bir şekilde elinde tutan Nikolai piçine, çokça kendime. İşleri bu noktaya getiren bendim ama yine ben düzeltecektim.
Yatağın yanındaki komodine yaslı duran keman çarptı gözüme. Ona hediye ettiğim keman. Elime istemsizce kemana gitti, kendimi onu okşarken buldum. Bir şekilde onun temas ettiği bir şeye dokunurken ona olan özlemimi gideriyor gibiydim. Onu çalarken çıkardığı büyülü sesler kulağımda yankılanırken anılarımız canlanıyordu ve bu istediğim bir şey olmasına rağmen canımı yakıyordu. Çünkü o yanımda değildi.
Yatağa oturmuş bıraktığı kemana boş gözlerle ne kadar baktığımı bilmiyordum ama kendime geldiğimde usulca onu yerine bırakıp giyindim ve odadan çıktım.
Bahçeye geldiğimde onu gördüm. Azize. Bahçe girişindeki kontrol noktasında duruyordu ve içeri alınmayı umuyor olmalıydı. Burada ne aradığına dair en ufak bir fikrim yoktu. Hiç istemememe rağmen içeri girmesine izin verdim. Yanıma geldi. "Ne istiyorsun? Neden geldin yine?"
"Valentino seninle konuşmak istiyorum."
"Bana oyun oynadın ve hâlâ hayattasın. Bunun için minnettar olman gerekirken yine buradasın. Kendini öldürtmek mi istiyorsun?"
"Kötü bir başlangıç olduğunun farkındayım ama inan bana aramızdakiler sadece bir işti. Şahsi bir mesele değildi. Dokuz'la kurduğumuz bir plandı, hepsi bu. Ama Dokuz'unki şahsi bir mesele, yanılıyor muyum?" Hiçbir bok bilmediği belli olan kadın tek kaşını kaldırarak benden yanıt bekliyordu. Oysa karşımdaki kadın ona yanıt vermem ya da açıklama yapmam gerektiği için falan burada değildi. Bense onun yüzüne dahi bakmıyordum. Onu muhatabım kabul etmediğini anlamalıydı.
"Bana soru sorabilecek bir pozisyonda değilsin. Eğer söyleyecek önemli bir şeyin yoksa..." Onu çıkarmaları için adamlarıma bakış atmak üzereyken yeniden panik hâlinde savunmaya geçti kadın.
"Valentino, dinle beni. Sadece sana yardım etmek için geldim."
"Bana yardım edebilecek belki de son insansın, Azize. Lâl'in yerine geçip beni kandırmaya çalıştın ve bunu yaparken bir saniye bile utanıp suçluluk duymadın. Buna rağmen hayatta kalmana izin verdim çünkü sana acıdım. Ben canını bağışladığım için hayattasın. Şimdi bana yardım edebileceğini mi söylüyorsun?"
"Dokuz hakkında çok önemli şeyler biliyorum desem, bu da mı ilgini çekmez?"
İddialı yüz hatlarının yanı sıra ona sürekli Dokuz diye hitap etmesi dikkatimden kaçmamıştı. "Bahse girerim gerçek adını bile bilmiyorsun. Onun hakkında benim bilmediğim ve senin bildiğin ne söyleyebilirsin ki?"
"Ailesiyle ilgili sakladığı sırlar olduğunu düşünüyorum. Gizlediği bir aile üyesi olabilir."
"Eee?"
"Eee ne? Bu çok önemli bir sır Valentino. Bunun altını araştırırsan dişe dokunur bir şey bulabileceğine eminim."
"Bu söylediğin şeyi öğrenmek için sana ihtiyacım bile yok, farkındasın değil mi? Bana katabileceğin yeni ve önemli hiçbir şey yok. Benim ulaşamayıp senin ulaşabileceğin bir şey olamaz."
Bana doğru bir adım daha atarken gözlerimin içine baktı kadın. "Valentino, senin için her şeyi yaparım. Senin için çalışmak istiyorum, sana itaat etmek istiyorum. Bak, eğer dilersen bir şekilde onunla kontak kurup yeniden onun adına çalışıyormuş gibi yapıp sana bilgi sızdırabilirim. Sana sadakatimi kanıtlayabilirim." Yakalamak için aahibinin sopayı atmasını bekleyen bir köpek yavrusu gibi bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Napoli'de Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - II ღBİTTİღ
Fiksi Umum❝ Halikarnas'ta tanıştık, olağanüstü bir tanışmaydı. Bir barda, sarhoş kafayla. Ve Halikarnas'ta bir gece demiştik, tek bir gece. Planımızda âşık olmak yoktu. Gözlerimi açtığımda Beyrut'a giden bir jetteydim, kaçırılmıştım. Oradan da Napoli. Sonra t...