-32-
❝Valentino❞
Aşk... Ne tuhaf şeydi. Belki de dünyanın en tuhaf şeyi. Aklı başında bir insanı deli edebilecek kadar tehlikeliydi de aynı zamanda. Birçok kez Lâl ile aramızda ipler koptu. Ve yine birçok kez her şeyin tamamen bittiğini düşündüm. Bu ilişkiyi artık nasıl toparlarız diyerek çaresiz hissettim. Ancak her seferinde bir çıkış yolunu bulduk. Bunun adı aşktı. Her şeyin zor olmasına rağmen birbirimizden vazgeçememe durumu başka nasıl tanımlanabilirdi ki?
Lâl ne zaman aramızda bir yakınlaşma hissetse ev arkadaşı kelimesine vurgu yapıyordu. Sanki artık bunun dışında bir ilişkimiz olamaz der gibi. Ama farkında değildi, bu bizim kaçabileceğimizden çok daha güçlü bir duyguydu. Bundan öylece kaçamazdık. Çok geçmeden o da bunu anladı.
Isabella geldiğinde Lâl'in yüz ifadesi her şeyi anlatıyor olsa bile bunu gizlemeye çalışması, yüzüne oturan ani sinir gülümsemesi, dişlerinin arasından kendini sakin olmaya zorlayarak konuşması, Isabella'yı öldürecekmiş gibi bakması. Her an üzerine atlayıp onu öldüreceğini düşünmedim desem yalan olurdu. Beni kıskanırken, içten içe bana sinir olup hesap sormak isteyip kendine engel olmaya çalışırken öyle komik ve tatlıydı ki. Sanırım beni kıskanması, paylaşamaması, sahiplenmesi, kaybetmekten korkması hoşuma gitmişti.
Isabella'nın bana yakınlığı hakkında duygularını kafasına silah dayasalar bile söylemezdi. Ancak şanslıydım ki onu bahçede hakkımda konuşurken yakalamıştım.
Telefonda konuşurken yaşadığı sıkıntı yüzünden okunuyordu. "Ya ne zor işmiş bu işler böyle? Keşke çirkin bir erkeğe âşık olsaydım. Şöyle kısa boylu, tıknaz, şişman, kel, göbekli falan. Böyle çok zor oluyor. Bütün kadınlar bok sineği gibi adamın tepesinde, ne yapacağım ben şimdi?" O geri geri farkında olmadan bana doğru yürürken son söylediği cümleye gülmeden kendimi alıkoyamıyordum. Nereden buluyordu bu komik sözleri, anlamak mümkün değildi. "Allah'ım, ne talihsiz başım varmış? Ne Melanie'si biter, ne Zita'sı, ne Katerina'sı biter ne Isabella'sı. Bütün birleşmiş milletler adamın etrafına toplanmış sanki ya..." Bana çarptığında sevimli bir şaşkınlıkla duraksadı. "Ay!" Beni gördüğünde nasıl davranacağını şaşırmıştı. Hiçbir şey duymasaydım bu bile benim hakkımda konuşurken yakalandığını kanıtlardı. "Şey... Wendy ben seni sonra arayacağım hadi görüşürüz öptüm bay!"
Ellerim ceplerimdeyken onu söyle bir süzdüm. Sanırım onunla biraz uğraşmak eğlenceli olacaktı. "Sen beni mi çekiştiriyordun?"
Benden uzaklasip geri adımlar atmaya devam etti. "Yo... Ne alakası var? Biz bambaşka bir şey konuşuyorduk bir kere tamam mı? Ayrıca dünya senin etrafında dönmüyor tamam mı? Yakışıklı, uzun boylu, esmer, kaslı, Yunan heykeli gibisin diye kendini öyle bir şey sanma yani!" Ağzından söylememesi gereken bir şey kaçıran yaramaz bir çocuk gibi elleriyle ağzını kapadığında gülmekten kendimi alamadım. Bu hâlini görseydi ne kadar tatlı olduğunu kavrar ve onu neden sevdiğimi anlardı. Hakkımda böyle düşünmesi gurur vericiydi ama tüm bunları itiraf etmesi için böyle mi olması gerekiyordu? Ah, Lâl.
Keyifli gülüşüme engel olmaya çalışırken "Olur, sanmam." dedim ve ona doğru yürüdüm. Aramızdaki mesafenin azalmasından son derece korkan kadın ise geri adımlar atarak mesafemizi açmaya devam ediyordu. Aramızdaki mesafe kapandığında neler olabileceğini iyi biliyordu çünkü. Ne zaman birbirimize yaklaşsak bu çekime engel olamıyorduk ve sonu yatakta bitiyordu. Tedirgin bakışlarla benim dışımda her yeri seyreden kadının direkt yüzüne baktım. "Bir şey merak ediyorsan gelip bana sor. Arkamdan dedikodu yapman sana bilgi akışı sağlamaz."
"Yok canım, ne soracağım? Ben bir şey merak etmiyorum ki." Gözlerini kaçırdı. "Ayrıca... Benim bir şey sorma gibi bir hakkım yok. Niye soracakmışım ki sana? Sonuçta biz seninle sadece ev arkadaşıyız, değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Napoli'de Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - II ღBİTTİღ
Narrativa generale❝ Halikarnas'ta tanıştık, olağanüstü bir tanışmaydı. Bir barda, sarhoş kafayla. Ve Halikarnas'ta bir gece demiştik, tek bir gece. Planımızda âşık olmak yoktu. Gözlerimi açtığımda Beyrut'a giden bir jetteydim, kaçırılmıştım. Oradan da Napoli. Sonra t...