-34-
❝Lâl❞
Valentino gittikten sonra bir süre bütün gün evde ne yapacağımı bilemedim. Onun Anna ismini duyup kaskatı kesildikten sonra aniden hiçbir şey olmamış gibi gitmesine anlam veremesem de üstünde durmadım. Daha yeni barışmıştık, birbirimizi seviyorduk ve ben Valent'in beni aldatmayacağına artık emindim. Eee o zaman? Neden üsteleyip kavga çıkaracaktım ki? Yaşadığım bunca şeyden sonra hayat bana herkesin sırları olabileceğini ve bunun normal olduğunu öğretmişti. Kısa bir süre öncesine kadar benim de sırlarım vardı. Valent'in sınırlarına saygı duymam gerektiğini düşündüm ve merakımı içime geri ittim.
Yarın kontrol günümdü, düşük sonrası doktorum tekrar gelmemi söylemişti. Jinekoloğuma gitmem gerekiyordu ama madem bugün bütün günüm bomboştu, bari bu işi aradan çıkartayım dedim. Evde kalıp kendi kendimi yemektense. Telefon açıp doktorumla görüştüm ve bugün gelmemin sorun olmayacağını söyleyince kontrole gittim. Her şeyin yolunda olduğunu söyledi. Bir sorun yoktu. Birlikte bana en uygun korunma yönteminin iğne olacağını kararlaştırdık ve bu konuyla ilgili gerekeni yaptık. Bundan böyle üç ay arayla iğnelerimi aksatmadan olacaktım. Bu konuyu da kontrole gelme vesilesiyle çözmüştük, bu konuyla ilgili artık kafam rahattı.
Eve döndüğümde Valent hâlâ eve dönmemişti. Üzerimi değiştirip bahçede bomboş gezmeye başladım. Bir ara Haldun abi aradı. Kendimi iyi hissediyorsam artık geri dönmem gerektiğini, birtakım teklifler geldiğini ve müsait olduğumda bunları görüntülü görüşerek birlikte değerlendirmemizi önerdi. Ben de kabul ettim. Teklifler arasında ünlü bir giyim markasının yeni bir reklam filmi teklifi de olduğunu öğrendim. Şuan bununla ilgilenecek vaktim olmadığını ancak en kısa sürede teklifleri inceleyeceğimi söyledim. Vaktim boldu ama kafam doluydu, çok mantıklı kararlar verebileceğimi düşünmüyordum. Bu yüzden biraz kendimle kalmak istedim.
Telefonu kapattığımda ellerim elbisemin ceplerinde aylak aylak bahçede gezmeye devam ediyordum. Sabah birlikteydik ama daha şimdiden Valent'i özlemiştim. Her fırsatta geri zekâlı gibi onu hangi cesaretle terk ediyordum acaba, peşimden koşup beni geri getirmese sıçmıştım. Şu hâlime bak, birkaç saat görmesem deli gibi özlüyordum onu. Karşıdan arabadan inen Valent'in buraya doğru yürüdüğünü görünce heyecanla gözlerimden kalpler çıktığına yemin edebilirdim. Bir çocuk gibi sevinmiştim ve hızlı adımlarla ona koşmaya başladım. Sorgusuz sualsiz koşarak kollarına atlamakla da kalmadım, bacaklarımı kalçasına sararak kucağına zıpladım. Etraftaki adamlarına karşı karizmasını çizmiş olmak umurumda bile olmamıştım. O da kucağına zıplamam üzerine birkaç saniye şaşırsa da kısa bir an etrafına baktıktan sonra memnuniyetler kollarını vücuduma sararak tebessüm etti. "Seni çok özledim, Valent! Neredeydin?"
"Bazı işlerim vardı, bebeğim." Rüzgârdan dağılan saçlarımı arkaya atıp yüzüme baktı. "Ama geldim işte, buradayım."
"Immm... Çok özledim seni, çok özledim!" Şımarık bir çocuk gibi çenesini, alnını, yanaklarını sayısız kere öptüm. Yüzünü ellerimin arasına aldım. "İşlerin bitti mi? Sıra bana geldi mi? Birlikte bir şeyler yapalım n'oluuur!"
Gülerek "Çocuk gibisin, Lâl." derken ben kucağından indim. Elimi tuttu. "Evet, işlerimi hallettim. Bugün seninim."
Heyecanla ellerimi çırptım. "Yaşasın, yaşasın!" Nikolai arabanın köşesinde ellerini önünde birleştirmiş kısa bir an dalgın bakışlarla bizi seyrettikten sonra başını öne eğdi.
Hâlime şaşıran Valentino "Seni böyle görmek ne güzel. Bunu neye borçluyuz?" diye sormaktan kendini alamadı.
"Seni çok özlememe tabii ki akıllım!" Merakla yüzüne baktım. "Eee bugün ne yapıyoruz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Napoli'de Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - II ღBİTTİღ
Ficção Geral❝ Halikarnas'ta tanıştık, olağanüstü bir tanışmaydı. Bir barda, sarhoş kafayla. Ve Halikarnas'ta bir gece demiştik, tek bir gece. Planımızda âşık olmak yoktu. Gözlerimi açtığımda Beyrut'a giden bir jetteydim, kaçırılmıştım. Oradan da Napoli. Sonra t...